Okuduğum Kitap
Canan Tan'ın Piraye kitabını okuyorum. Sonuçta bu hikaye gerçek değil ama doktor aynı zamanda Diyarbakırlı bir ağanın oğlu olan Haşim, erkek hastalara bakıyor diye Piraye'yi hırpalıyor. Dövüyor.
Olacak şey mi?
Oluyor mudur?
Piraye İstanbul'da büyümüş. Ne işin var senin Diyarbakır'da. Hem de bir ağa oğluna ne diye aşık olursun.
Gençken insan bu tür farklılıkları göremiyor.İyi ki ben böyle birine aşık olmamışım.
Ben bu saatten sonra bir daha evlenemem ama ki evlenmek gibi bir durumla karşılaşmış olsaydım, önüme altınlar serseler,saraylarda yaşatacağız seni deseler, farklı bir bölge de, farklı gelenekleri olan bir yerde yaşamayı asla kabul etmezdim. Ama gençken bu tür farklılıkların ayrımında olamıyor insan.
Bir doktor gelin alıyorlar. Evde oturup onlarla ev gezmesi yapsın istiyorlar. Olacak şey mi?
Çalışan kadınlarla, ev kadınları bile sağlıklı iletişim kuramıyor ki, bir doktor bayanın,özellikle de İstanbul'da serbest büyümüş bir doktor bayanın Diyarbakırlı ev kadınlarıyla gün gezmesi beklenebilir mi?
Olacak şey değil de.
Sonuçta bu bir roman elbette. Gerçekte böyle davrananlar var mıdır acaba?
Doktor karısının erkek hastalara bakmasını istemeyen doktor var mıdır?
Ya da doktor gelinlerinin kendileriyle ev gezmesini isteyen aileler var midır?
İyi ki benim eşimin ailesi böyle tutucu değildi.
Hatta eşim de böyle biri olmadığı için kendimi çok şanslı saydım kitabı okuyunca.
Ayyy kabus gibi.
Ne o öyle.
Kim bilir neler vardır. Nasıl yobaz insanlar vardır.
Ben halime şükrediyorum. Modern bir erkekle evliyim. Eşimin ailesi de modern insanlar.
Bu konuda çok şanslıyım.
Aman dikkat edin evlenirken.
İnsan gençken göremiyor ama aile büyükleri uyarmalı gençleri.
Gerçi gençler aşık olunca gözleri kimseyi görmez ama.
Kader işte.
Herkesin yaşayacağı, göreceği bir sıkıntısı ,bir kaderi, oluyor galiba. Her ne kadar okuduğum bir roman olsa da "Herkesin hayatı bir romandır" derler. Öyledir aslında. Herkesin bir hikayesi vardır mutlaka.