Okuduğum Kitaplardan Aldığım Cümleler Üzerine
"Büyük sanat eserlerinin çoğu ağır bir depresyon,öfke ya da kaybın ardından ortaya çıkmıştır."
"Öfkemizi kontrol etmeyi bilmeli ve onun esiri olup, öfkeli bir insana dönüşmemeliyiz." diyor Lee Lipsenthal kitabında.
Aslında çok doğru.
Benim kitabımı okuyan arkadaşlarım,"Sen sadece seni üzen sinirlendiren olayları yazmışsın."Demişlerdi.
Sinirlenince daha güzel yazıyorum.
Hatta sinirlenince yazma isteği duyuyorum.
Mutluyken yazma ihtiyacı duymuyorum.
İnanılması güç ama bu bir gerçek.
Lee Lipsenthal'ın kitabını okurken ben bu yönümü fark ettim.
Yazar kitabında (Bir tadımlık hayat)çok güzel konulara değinmiş,pozitif olmayı, meditasyon yapmayı, ölümden korkmamayı.
Hatta Leenkarnasyon olayına değinmiş. Kendini daha önce başka birisi olarak yaşarken görmüş.
Bu konu benim de her zaman ilgimi çeker ama bu konuyla ilgili kitaplar okumaktan ürküyorum.
Bilmek istemiyorum. Bu dünya ya, daha önce nasıl geldiğimi.
Bu konuyu incelemek isteği duymuyorum.
Elif Şafak'ın Bit Palas kitabında da yaşlı bir adam torununa insanlar bu dünyaya önce insan olarak gelirler,daha sonra ölünce hafızaları silinir ve hayvan olarak dönerler diye anlatmış.
O yüzden dedesi gördüğü her hayvana selam verip geçermiş.
Kim nasıl bir hayvan olacağını bilemezmiş. Timsah olabilirmiş, kertenkele,at,koyun,keçi...Gibi.
Her türlü hayvan olarak tekrar doğarmış.
Çok saçma.
Komik.
Bunlar okuduğum kitaplarda vardı.
Ama bence insan bedeni ölüyor. Ruh ölmüyor ve tekrar başka bir bedene bürünüp dünyaya dönüyor.
Çünkü bütün insanlar aynı.
Huyları da, davranışları da birbirlerine benziyor.Yine Elif Şafak'ın aşk romanında insanların hepsinin aynı olduğunu, boklarının bile aynı olduğunu yazıyordu.
Ben de katılıyorum.
İnsanlar hep aynı. Birbirimize benziyoruz. Mesela ben kendimi tiyatrocu İlker Aksum'a çok benzetiyorum.
Gençliğimi de Meryem Uzerli'ye benzetiyorlar...Gibi.
Yine televizyonda bir cümle dikkatimi çekti.
"Bazen adaletsizliğe merhamet ile karşılık vermek zorunda kalırsın."
Bu cümleyi ben yorumlamayayım. Ama merhamet duyguları olmasa bu dünyada ki adaletsizliğin önü alınmazdı gerçekten.
Bu arada Lee Lipsenthal ne kadar hayata pozitif bakmaya çalışsa da, ne kadar meditasyonlar yapsa da ne yazık ki kanseri yenemeyerek hayatını kaybetmiş.
Allah rahmet eylesin.
Geri de güzel bir eser bırakmış.
Ben de okuyorum. Siz de okuyun.