Okullar Açılırken
Ben Öğretmenim.
Yurt dışında 4 yıl görev yaptım. Değişik okullara gittim. İlkokuldan Üniversite Öğrencilerine kadar öğrencilerim vardı. Onlara Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri verdim.
Hepsiyle güzel iletişimlerimiz oldu. Velilerle istişare ettik.
İki Avrupa Dergisinde makale ve anılarımı yayınladım. İyi bir Eğitimci olarak okulları ve eğitim sistemini araştırdım.
Sonucunu Türkiye'de Eğitim Dergisinde yayınladım.
Daha yayınlayamadığım bir çok gözlem ve anım var.
Onları da inşallah ileride yayınlarım.
Benim diyeceğim bunlar değil. Asıl yazacağım bir Amerikalı Vatandaşımızın Eğitim- Öğretim anılarıdır.
Nedir bunlar derseniz buyurun Okuyun derim;
***
Amerika'da okullar açıldı ve öğretim sezonu başladı. Eyaletlerin tamamında devlet okullarının servisleri ücretsiz. Çoğu eyaletlerde ilköğretim ve liselerde sabah kahvaltısı ve öğle yemeği veriliyor ve ücretsiz. Eğer yeni bir göçmen çocuk gelmiş ve lisan bilmiyorsa, özel İngilizce öğretmeni tahsis ediliyor, istisnasız her gün.
Bunlar elbette harika koşullar ama isterim ki bunların aynısı Türkiye'de de olsun. Maalesef hem eğitim kalitesi hem de fiziki imkanlar bakımından iyi durumda değiliz. 100 senedir şu eğitim meselesini bir türlü çözemedik. Kanayan bir yaradır bu.
Maalesef durum bundan ibaret değil.
100 Yıldır Okuma ve Yazmanın haricinde hiç bir şey yapamadık. Eğitim - Öğretim dediğimiz kavram hep lafta kaldı.
" Lafla da peynir gemisi yürümüyor!" biliyorsunuz.
Her gelen hükümet ve her gelen bakan Milli Eğitimle Yaz- Boz tahtası gibi oynadı.
Bizim hiç sürekli bir Eğitim Politikamız olmadı.
Her gelen Milli Eğitim Politikası ile böyle oynarsa daha uzun yıllar da olacağı yok gibi.
Önce sağlam bir Milli Eğitim Politikamız olmalı.
Her gelen hükümet ve ya bakan Milli Eğitimle Futbol Topu gibi oynamamalı.
Hedeflerimiz kim gelirse gelsin kesintisiz devam etmeli.
Çünkü; Hükümetler ve Bakanlar gelir gider ama devlette süreklilik devam eder. Bunu herkes bilir.
Bilirde kendini kral sananlar devamlılığın hep önünü keserler. Onlara göre bu hükümet veya bakan giderse kıyamet kopar, dünya batar.
Oysa böyle diyenlerin hepsi gitmiş, yer altında yatıyor. Kıyametse hiç kopmamış. Yerine yenileri gelmiş, aynı zihniyet devam etmiştir.
Böyle siyaset uğruna çok bilmiş kafaları eğitmediğimiz ve yola getiremediğimiz sürece bu bozuk eğitim politikası hep devam eder.
Ama bunlar Eğitim Politikasını günün ve çağın ihtiyaçlarına göre düzenlerlerse işte o zaman durum değişir. Ve...
Ancak o zaman Milli Eğitimde başarılı oluruz.
YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDA BÜTÜN ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİMİZE ;
BAŞARILAR DİLERİM.
Bizler ilkokulda, orta okulda ve devamında lise de okurken eğitim ve öğretim çok daha güzel çok daha anlamlı ve faydalıydı... 12 Eylül olana kadar o tarih ve öncesinde yetişen bir çok öğretmen siyasi olayların içinde ve etkisiyle yetiştiği için biraz da eksik eğitim aldılar diyebiliriz... Kendimden pay biçerek söyleyeyim ilkokulda bile kalma geçme vardı, hakeza ortaokul ve lisede de... Paralı eğitim olsa da bu kadar yaygın değil ve bu kadarda ayağa düşmemişti... Yaz tatilleri neredeyse dört ay bu çok sakıncalı, sanayileşmiş gelişmiş ülkelerde bu maksimum kırk kırk beş gün biz de buna acil olarak geçmeliyiz. Bizler liseyi üç sene okuduk çok da iyi yetiştik seneler önce dört seneye çıkardılar, sanki kitaplara yeni bilgiler mi eklendi bizim bilmediğimiz. Tarih aynı tarih coğrafya aynı coğrafya, matematik, aynı matematik. Paralı liseler veliyi zaten keriz gibi görüyor, kırk bin lira elli bin lira kitap parası mı olur Allah aşkına? Milli Eğitim sistemimizde köklü bir reform gerekiyor, hem de acilen. Hayırlı uğurlu olsun her şeye rağmen yine de yeni eğitim ve öğretim yılımız hem çocuklarımıza hem de velilerimize... Kutlarım yürekten Kemal Hocam