Olduğu Kadar Olmadığı Kader
Günlük hayatta öyle cümleler kuruyoruz ki anlamı ne ifade ediyor, ne sonuçlar doğuruyor fazla irdelemiyoruz maalesef. Şu söze çok takıldım son zamanlarda "Olduğu kadar, olmadığı kader."
İmanın altı şartından biri kaza ve kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak değil mi? Mümin bir işi olduğunda da, olmadığında da Allah' a sığınıp tevekkül etmeli. Belki bir şeyin olmadığı olduğundan daha hayırlıdır,bilemeyiz. Unutmayın gerçeğin her zaman iki yüzü vardır. Biz sadece görünen yüzünü görürüz.
Mümin meyus olan değil,ümit var olandır. Din düşmanlarının gayesi bidat ve hurafelerle bizi dinden soğutmak. Gençliğe aşılamak istedikleri şey ümitsiz, dinsizlik ve karamsarlık içinde yüzen bir nesil teşkil etmek değil mi zaten? Bu milleti yüzyıllardır ateist etmeye uğraşan güruhlar, baktılar ateist edemedik deist edelim diye çeşitli oyunlar,hileler içindeler.
Bakara Suresi 155.Ayetinde Yüce Allah mealen şöyle buyuruyor: Andolsun, Biz sizi biraz korku,açlık ve bir parça canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır edenleri müjdele. Ve Enbiya suresi 35.Ayetinde mealen "Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz." buyurulmaktadır.
İbrahim Tennuri gibi Rabbimizden gelen hayır olsun,şer olsun her daim tam teslimiyet içinde olmamız lazım.Şöyle seslenir şair şiirinde;
Hoştur bana senden gelen.
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken.
Kahrın da hoş,lütfun da hoş.
Ezcümle mümin feraset sahibi olandır. Her duyduğu sözü beyninde yer etmeden araştırıp tartarak dil süzgecinden geçirendir. Sırat köprüsü için kıldan ince,kılıçtan keskin derler büyükler. Mümin gayretle karanlığı nura, neharı bahara döndürür. Yeter ki gayret etsin. Gayret bizden, tevfik Allah'tan. Biz Allah'ın oldurduğuna da, oldurmadığına kader deyip,sabır eyleyip, dua etmeliyiz.Vesselam.