Öleyazmak
Üstünü kalın harflerle çiziyorum. Sen hercai bir kelebek ve ben sadık yârin sembolik yalnızı... Hangi merhaba birleştirir ki alın yazımı?
Sevmek, mütemadiyen yalnızlıklarla dolu bir kalp ağrısı. Hangi zaman olur der, hangi gerçeğin ardından su dökülmez de kavuşur sevda?
Sevmenin aslı bile ayrık otlu bir kara sevda... Mutluluklar görüyorum, Mutlu yuvalar kuruluyor gönül hanesine altın harflerle yaşamak konan sevdalara. Mutlular olabildiklerince ve ben burada kaldım; en soytarı yerimde... hiçbir dipnot sığmaz, hiçbir düşük bütçeli aşk rüzgarı uçurmaz kaderden yana bana seni. Anladım. İnsan, severken insan... Sen, hercai bir kelebek başka türkülerin melodramlı heyecanı; ben, kaldığım yerde kaldım. Olmaz aşk, sırtımı sıvazladı. Alnımın en kara bela yerine bir öpücük kondurdu; teselli ikramiyesiydi bu.
Mutlu yuvalar görüyorum, Mutlu insanlar ve müjdeli sevenler. Hepsi gerçek, hiçbiri oyun değil. Gözlerinin parıltısından anlıyorum kaderlerini; çocuklarının en şen kahkahalı yanlarından fark ediyorum saadeti. Ben, olduğum yerde kaldım.
Yaşım kadar çiziliyorum kara tahtaya. Yaramazlardayım; hiç konuşmam halbuki. Gönlümün son sesle haykırdığı müzikler sevda okulundan atmış beni. Buralarda duramam. Kimseye yaraşamam, yanaşmam. Hiç kimse olduğum halde anlamadı beni. Hiç kimse gerçek bir sevdanın en cesur yerinden sarmadı beni. Ben, hak ettiğim yerde kaldım.
Oyunlar peşinde değil; sevmek cesaretli sıraların depremde sarsılmayan yanında kaldım. Sizin oralarda sevda nasıl işler bilmem ama; gönlümün kıyısında hakiki bir mutluluk çizelgesidir. Bu dönemlerin sevdası bana yaramaz. Ben, yalnızlığın suya batıp boğulmamış yanında cankurtaran olmak cehaletimde kaldım.
Mutlu yüzler görüyorum; mutlu saadetlerin asrı duvar kıblesinde pusulanın yönünü şaşırdığı halde bile mutlu onlara. Ben buralarda duramam. Onları uzaktan seyredip gönlüme yakın bir yalnızlıkta idam cezasıyla çarptırılamam. Hepsi mi mutlu yoksa rol mü yapıyorlar anlayamam. Kaderimin en saf beyaz halinden tenime kara düştü bu bayram... İkramiyem yalnızlıktan bile noksan...
Öncelikle inanmam mesela; güvenmem. Güvenmek mastarı bende hep ayrık... hak etmeli seven. Şimdi sabahın ateş ölçer yanından kendime hastayım. Durup iyileşmeyi bekleyemem.
Mutlu sessizlikler görüyorum; mutlu çocuklar, şen yuvalarına otuz iki diş hükümran... rahatsız edemem. Müsaade buyrun; çok yalnız kaldım, çok rahatsız ettim. Burada olduğumu çok unuttum. Yalnızlığa öleyim ben...