Olgunlaşmanın İki Yolu: İdrak ve Acı
Bazı insanlar vardır; bir kelimenin kalbine dokunarak değişirler. Bir kitap okur, bir bakış yakalar ya da bir cümle duyar; ve bu fark ediş, içlerinde bir uyanışa sebep olur. İdrak yoluyla büyürler. Kalplerine düşen bir hakikat, zihinlerinde yankılanan bir fikir onları olgunlaştırır. Yaşamadıkları acıları bile anlayabilir, empati kurabilir, başkasının acısını içselleştirerek değişebilirler.
Ama herkes bu kadar şanslı değildir. Kimi insanların yolu daha dikenlidir. Onların idrak kapıları, ancak acının tokadıyla aralanır. Yanarak öğrenirler, kaybederek büyürler. Fıtratları öyledir; deneyimle yoğrulmadan değişmezler. Bir dostun ihaneti, bir annenin gözyaşı, bir çocuğun sessizliği... Hepsi onlar için birer öğretmendir.
Kimse hangi yoldan gideceğini seçemez belki. Ama her yolun sonunda değişim kaçınılmazdır. Kimimiz acıyla, kimimiz fark edişle büyürüz. Önemli olan, hangi yolla olursa olsun, hakikate varabilmektir. Çünkü esas olan; insanın kendini tanıması, anlaması ve kendinde yeni bir “ben” inşa edebilmesidir.
Olgunlaşmak, bazen susarak gelen bir fark ediştir; bazen haykırarak gelen bir kabulleniş. Ama her hâlükârda bir yolculuktur. Ve bu yolculuk, insanı en çok kendine yaklaştıran yoldur.