Ölüm
Kara kaplı defterime Özgen Kılıçaslan'a yazdığım bir şiirin ithaf yazısı olarak söyle yazmışım:
Sana, ölümü ve geceyi, düşünce ve düşlerine bir kaftan gibi giydiren, sana.
Yine Özgen'e yazdığım bir başka şiirde şöyle bir dize var:
Ölüm, uçan kuşun gözlerinden yer yüzüne düşen hüzün.
Her şair bir defter tutmalı! Bu öğüdü (defterleri) hep tutmuşumdur ama tutamadığım zamanlarda hep okuduğum kitap veya dergilere düşmüşümdür notlarımı ve dizelerimi.
Şiir denizinde ölümle yaşam arasında cebelleşirken, boğulmadan son bir an önce can havliyle tutunabildiğim (bir dize ya da şiir ucu) nesneler gibidir bunlar.
Şiir denizinde bir şiir ucuna tutunmak zorundadır yüzme bilmeyen çaylak
ve usta şairler zaten hep bir can yeleğiyle (dizeyle) varırlar şiirin kıyısına.
?Ben İlhan Berk'in Defteriyim'in seksen altıncı sayfasında rastladım o notlardan birisine yine.
Berk, Robert Lowell'den bir dize alıntılamış:
?'Konuştuk durduk ölümle yok oluşumuz üstüne.''
Ve eklemiş Berk:
?'Böyle diyor''1961 Güzü Üstüne'' adlı bir şiirde Robert Lowell. Ölümü bizden biri yerine koyuyor.
Öylesine de doğal.''
Hemen altına alelacele yazdığım (belki bir şiir ucu?) bir üçlük:
Varlığımda var olan
sürdürüyor gecikmesini.
Nasıl olacak bilmem?
Kadri Karahan'a yazdığım bir şiirin (unutma) son dizelerini hatırlattı bana:
? biz hep öldük bu göğün altında -
yeniden yaşamaya
yeniden ölmeye öleceğiz, unutma!
''her şair bir defter tutmalı''öğüdünüze tamamen katılıyorum ve uyguluyorum ben de....😙
Şiir denizinde ölümle yaşam arasında cebelleşirken, boğulmadan son bir an önce can havliyle tutunabildiğim (bir dize ya da şiir ucu) nesneler gibidir bunlar.