Ölüme Küsenler

Belki de yanlış tahmin ediyor olabilirim ancak bu başlığı görenlerin içeriğine dalacağından kaygılıyım...olsun bu, yazmamamı gerektirmez.. Mutlaka ilgi duyan birileri olacaktır...başlıkta da değindiğim gibi, nedir ki bu küsmenin nedeni... küsüp küsmemenin hayatın uzayıp ya da kısalması adına geçerli bir etkisi var mı ? Yok.

Peki yok diye, kişilerin ölüme küsmesinin boş bir uğraşı olduğunu kim söyleyebilir.. kimse... çünkü ölüme küsmek birçok anlamı içinde taşır. Bu bir insana küsmek gibidir de aynı zamanda. Yani küstüğümüz kişiler nazarımızda yeterli değere ulaşmış olanlardır. Onlara küsüyorsak, bu halen içimizde onlara sarılma duygusunun varlığında gizlidir. Burayı bırakıp esas meseleye; ölüme gelelim istiyorum...diyelim ki, içimizden biri ona küstü.. bu kim için ne anlam taşıyabilir. Ve ölüm bunu anlayabilir mi... kimse için bir anlam taşımaz, ölüm de hiçbir zaman anlamaz.

Öyleyse ne yapalım? Sizi bilmem ama ben kendi adıma bir küsme canlandırması yapmak istiyorum... Başlayalım...ben sana kırgınım, küskünüm, dargınım.. başımdan uzaklaş.. içimde sana karşı hafifletemediğim bir kin tohumu var. Neden diye de sormayacaksın öyle mi... olsun; ben yine de konuşacağım; dinlediğini biliyorum! Ben sana kırgınım, çünkü hayattan bıktığımda, seni tek seçenek gördüğümde...ruhsal ızdıraplar ciğerlerimi ocak közü gibi kavurduğunda, yanımda olmadın.

Halbuki gördüm seni, birilerinin ruhunu kabzetmeye aceleyle gidiyordun...yoluna çıktım, ama yüzüme bile bakmadın, senin vaktin var.. ben bir şey yapamam, kararı veren değil, uygulayanım dedin... o an için kızgınlıktan dolayı elinde olduğun halde bunu yapmadığını düşünüyordum...sonradan öğrendim ki sen de bir elçiymişsin...ama yine de sana küsüyorum....tamam tamam anladık ölüm de olsan ölmekten kurtulamazsın zira sen de sınırlarda giden bir görevlisin... ama benim acılarımı görmüyor musun.. neden bir çare bulmak, daha üst katlara iletmek için bir şeyler yapmıyorsun? yap, al bu bedenden ruhu...tabii yine kızdın, günahlarım daha fazlaysa geriye dönemeyeceğimi ve bundan pişman olacağımı söylemek istiyorsun.

Seni anlıyorum, ama o zaman şu hayatta bana da bir mutluluk tablosu çiz de onunla uğraşayım.... Bu kadar konuşmayı dinleyen ölüm, bana yaklaştığında yine de ondan çekindiğimi görünce, tebessüm ederek: vaktin gelmeden kendine zulmetme, yaşadığın hayat çekilmez ve yaşanmaz dahi olsa bunun çok kısa bir oyun olduğunu anla ve boş işlerle uğraşma dedi...içime de mutluluk hissi veren maneviyatı üfledikten sonra, gözden kayboldu...

Sonra kendi kendime yeniden düşündüğümde bunları şu ana kadar neden düşünmediğimi, halbuki ağır ağır ömür tarlamın işlenme vaktinin sonlarına geldiğini görmem gerekiyordu...ondan sonra ölüme küsmüyorum.. onun karşısına utanan biri olarak çıkmaktan, dolayısıyla da erken gelmesinden endişe ediyorum... sanki yaşadıkça sevaplarımın artacağı garantiymiş gibi...Bu yazı sadece bir fikirdir. Her hangi birinin düşüncelerini hapsetmemektedir.

14 Nisan 2012 2-3 dakika 38 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Dünyada ki en adil olaylardan biri ölüm aslında. Çok zenginlerinde, çok fakirlerinde kısaca her insanın başına gelmektedir. Allah'ın adaletinin tecelli ettiği müthiş bir olgu. Ama tabi ki siz canalıcı meleği beklemeden bu işe kalkışırsanız hem ahiretinizi zedelersiniz hem küfre ve inkara düşersiniz mazallah. Güzel değişik bir denemeydi kutlarım Hasan bey...👍