Ölümün Rengi Siyahtı
Büyük insanların büyük düşünceleri' ve kanun koyarlar, biz büyümeden !
'Ve hep o büyük insanlar yazdı ellerindeki siyah kalemle ölümün rengini
Ölümsüz düşünceler ,ölümlü bedenleri terk ettiğinde asıl savaşlar o zaman başlar . Savaşı kimin kaybettiği yada kimin kazandığı önemli değil ; Önemli olan, düşüncesi uğruna ölenlerin ardından kalanların ,hangi düşüncelerle yeniden Savaşacakları değil mi?
'İşte bu uğurda' analar !
Silahların gölgesinde analar. Ellerindeydi dünün umutları. Savaş çanları çaldığında dünden kalan umutlar yarına ulaşmadan buruşturulup yere attığında, her birinin gözlerinden düşen yaşlar, aslında hiç günahı olmayan ,yarının umutları çocuklar değil miydi?
Geçmişine sırtını dönebilen siyah, bir bilebilseydi tüm renklerin ilk önce beyaz olduğunu .Bir bilebilse insan onu doğuran anaların göz yaşlarının, memelerindeki süt gibi ak olduğunu.
'Utanan çocuklardır bizden' bir zamanlar hepiniz çocuktunuz diye
Ayıpladım defalarca defalarca kendimi...Kendimi kendi kelimelerimle dövmek, yerden yere vurup tekmelemek ama kimse görmeden ,kimse duymadan. Kapı arkasında sıkıştırılmış bir yabani gibi.
Hepimizin kapıları çalındığında elimize birer kağıt parçası sıkıştırıldı. Yatağından henüz yeni kalkmış küçük çocuğumun uykulu gözleriyle bana bakması, belkide günler boyu sürecek yolculuğumuza değil; yıllar boyu sürecek karşılıklı nefretin, çaresiz ve isteksiz göçün, sorularla dolu çuvalı sırtımıza vuran ölüm seyriydi.
Suçlu ?
Onlar ki her dilde sınırsız sevinç çığlıklarını dillerinden düşürmeyen çocuklar, dünün umutlarını onlara getirenlerin, dün çocuk ,bugün ise o umutları esir eden büyükleri değil miydi? Öldüren, yok eden ,insana zulüm eden, yaşama hakkı sunmadan doyumsuz idealler uğruna insanlığı yok edenlerin, bir zamanlar çocuk olduklarını bilseler çocuklar, utanmazlar mıydı çocuk olmaktan? Bütün siyahlara rağmen Utanıyorum ve yüzümün rengi kırmızı.
'Savaşta kaybettiklerimizi barışla geri getiremiyoruz' savaş siyahtır
Dünün çocukları bugünün büyükleri olduğunda ,düşünceleri de bedenleri gibi büyüyor. Belki de bu düşünceler sonsuza kadar sürecek iyi ile kötünün mücadelesinde yerlerini alacaktır. Her savaş çığlığının ardından gelen barış ,savaşı kazananların dahi kaybettiği canların ,õnceki gün çocukların ağızlarından çıkan sevinç çığlıklarını, ve sonrasında gözlerinden düşen masum yaşlarını asla geri getiremeyecektir.
'Ve çocuklar' her zaman yüzlerinde gülücükler
'Size güzel bir gelecek bırakmak için savaşıyoruz' diyen büyük insanlara tek bir sözümüz var...Her bir savaşınız ,biz çocukların yarınlarından çalınan günlerdir .Her bir nefretiniz biz çocuklara biriktiğiniz en kötü mirasınızdır.
'Ben' biz hepimizden
Bir çocuğun göz yaşına değmeyen savaşlar, bir çocuğun gülüşünü satın alamayan varlıklar. Bir gün hepimiz çocuktuk. Tüm Dünyada Çocukların Yaşaması, İnsanlığın Yaşamasıdır. Onlar yoksa bir gelecekte yoktur .Bütün çocukları öpücüklere boğuyorum.
Ve
Bu yazı: Manisa`nın SOMA ilçesindeki maden ocağında, 13 Mayıs Salı günü meydana gelen yangında hayatını kaybeden (........) şehitlerin anısınadır.
Ve yine
Artvin'de öğretmenlik yaparken 12 Eylül 1980'de yine öğretmen olan eşiyle birlikte gözaltına alınan, aylarca süren işkenceli sorgular sırasında ağzına zorla kaynar su dökülmesi sonucu sesini yitiren, daha sonra bu nedenle gırtlak kanserine yakalanan ve ölene kadar konuşamamış olan değerli öğretmen Enver Karagöz'ün eşi Sn. Işılay Karagöz anısınadır...