Ömer - 2

Ömer beslediği köpeği Dakko'yu serbest bırakınca içine bir hüzün çöktü. Hayvansız yapamayacağını, hayvansız olmanın evlatsız anne, baba gibi olacağını düşündü.
Bir gün pazara gitti. Acaba bakabileceğim sevimli bir hayvan var mı diye gezerken, bir kutu içinde satılan civcivleri gördü. Bunlara bakabilirim diyerek sevindi. Cebinde biriktirdiği harçlıklarıyla
On tane civciv aldı geldi. İlk zamanlar civcivler karton kutunun içinde, evin bir odasında besleniyorlardı. Civcivler büyüyünce onlarında kaderi teras, onlar için saray oldu. Çükü odanın içinde çok gürültü yapıyorlar hem de kötü koku yayarak evin havasını bozuyorlardı.
Civcivler teras katı sevmişti. Çünkü terasta daha rahat ediyorlardı. Gün geçtikçe gözle görülür şekilde büyüyorlardı. Fakat Ömer bunlar niçin yumurta vermiyorlar diye kendi kendine soruyordu. Sonra öğrendi ki civcivlerin hepsi horoz olmuştu. Pazarda satılanların yumurta vermeyecek veya horoz olacak civcivler olduğunu öğrendi.
Yemciden yem alıp onları devamlı besliyordu. Okuldan geldiği zaman ilk önce civcivlerine uğruyor, onlarla ilgilenip yemini suyunu veriyordu.
Evde kimsenin olmadığı bir gün horozlardan birisi çok serbestlikten mi yoksa meraktan mı bilinmez beşinci kattan birinci kat terasına düşmüş. Düştü mü, uçtu mu bilinmiyor.
Ömer eve gelince yaptığı içtimada eksik olanı fark etti. Yapılan çevre kontrolünde horozun aşağıda olduğu görüldü. Aksilik ya alt kat komşularda evde yok, yazlıklarındalar. Ömer ve babası horozu kurtarma planları yaptılar. Uzunca bir ipin ucuna küçük bir kova bağladılar, aşağıya salladılar. Çok uğraştılar fakat horoz bu kovaya girme yeteneğine sahip değildi, giremedi. Bu kurtarma operasyonu sonuçsuz kaldı. Ömer'in üzüntüsü daha da arttı. Zavallı orada aç, susuz nasıl duracak diye. Onun da bir çaresi bulundu. Aşağıya yem ve su indirildi iple. Fakat o sevecen küçük horoz korkudan mı yoksa arkadaşlarından ayrı kalmanın üzüntüsünden mi bilinmiyor hiçbir şey yemedi.
Şükürler olsun alt kat komşu rahmetli İlker amca eve gelmişti. Nasılda sevindiler. Ömer hemen aşağıya inip, İlker amcanın zilini çaldı. Başka zamanlarda aşağıya inip komşuların kapısını çalmayı bırakın, komşulara dahi görünmeye çekinen Ömer, bu sefer çekinmeden gitti. Horozunu kurtardı ve yüreğine bastı.
Bir yaz tatilinde Ömer horozlarını alıp arabaya bindirdi. Hep beraber memleketlerine gittiler.
Yolda bir restoranda mola verdiklerinde arabadan inip, bagaj kapısını açınca horozlarda dışarıya akın etti. Özgürlüğü özlemişlerdi. Molanın kendileri için verildiğini zannettiler. Neyse ki toparlanmaları uzun sürmedi. Ömer horozlarını anneannesi ne götürdü. Anneannesi Ömer'in horozlarına çok iyi baktı fakat horozlar bir türlü etlenmedi
Komşularından bir kadın torunu sünnet olacağı için, sünnetçi ye horoz vermek geleneklerden olduğundan, horozlardan birisini satın almaya gelmiş, horozlar gösterişli olmadığı için de pazarlık olmamıştı. Ev halkı Ömer' in horozları bitesiye kadar huzur içinde Ömer'in horozlarını yedi.
Ömer verdiği yem parasını hesap etseydi belki bu horozların kat kat fazlasını yerlerdi. Fakat bu tat, lezzet ve evde civciv bakma zevkini bulamayacaktı.
Ömer hayvan sevgisinden ve merakından yine vazgeçmedi.

15 Ocak 2012 2-3 dakika 18 denemesi var.
Yorumlar