Ömer
Evin en küçük oğlu Ömer, hayvanları çok seviyordu.
Ömer bir gün babasına bir köpek alamsını rica etti. Baba apartman dairesinde bir hayvana bakmanın zorluklarını ve hayvanların böyle yerlerde rahat edemeyeceğini anlattı Ömer'e. Ömer ısrar edip nazlanınca, babası bu küçük oğlunun ısrarlarına fazla dayanamadı.
İş yerinde bir arkadaşının bakmakta zorlandığı, doymak bilmeyen bir köpeği olduğunu biliyordu.
Hemen arabasına binip arkadaşının köyüne gitti. Köpek bir çocuğun bakabileceği küçük bir yavru değildi. Fakat bütün zorlukları göz ardı edip oğlunu sevindirmek ve bir değişiklik olsun diye verdiği kararı uygulamak istedi. Köpeği arabasının bagajına atıp getirdi.
Arkadaşı da doyuramadığı köpeği emin ellere teslim etmenin huzurunu yaşarken, ücret dahi istemedi.
Evleri şehrin merkezinde, beş katlı bir apartmanın son kat ve terası olan bir yerdi.
Yeni bir sahip bulan köpek bundan sonraki yaşamını apartmanın son katında terasta geçirecekti. Bu şirin köpek şehre gelir, apartmanda yaşarda hiç adı olmaz mı? Hemen bir isim kondu: Dakko.
Bu isim bir evliya ocağında çorbanın içine düşen yılanı haber veren köpeğin adı idi.
O köpek çorba kazanına düşen yılanı görmüş ve o çorbadan kimseye yedirmemek için çorba kazanına kimseyi yaklaştırmamış, durumu O, büyük zata bildirmişler O, da gelip bir kepçe ile çorba kazanını karıştırmış ve kazanın içinden büyük bir yılanı çıkarmış. Dakko çorbadan yiyecek olanları zehirlenmekten kurtarmış.
Dakko yavru bir köpek olmasına rağmen çok kuvvetli olduğundan boğazındaki tasmasından güçlükle tutuluyor, tasmayı tutanı peşinden sürüklüyordu.
Ömer bu köpeğine yemek vermeye giderken çok korkardı. Dakko da bir türlü doymaz ve hep gezmek isterdi. Bu yüzden Ömer, Dakko yu tek başına aşağıya indiremiyordu. Hep babasının gelmesini bekler, babası gelince de beraber Dakko'yu gezdirip, ihtiyacını giderirlerdi. Babası dahi mecburen Dakko nun istediği yere gidiyordu. Bazen de arabaya binip hep beraber kırlara gezmeye gidiyorlardı. Bundan en çok evin kızı rahatsız oluyordu. Arabanın içini kokutuyor diye. Akşam olduğu zaman Dakko evin çatısında yalnızlıktan mı nedense deliriyordu. Etrafı yıkıp döküyor, gecenin ilerleyen saatlerinde ağlıyor gibi sesler çıkarıyordu.
Bu ağlama gibi çıkan sesler ev halkını da üzüyordu. Bu yüzden Ömer ile konuşup, Ömer'in müsaadesi alınıp, Dakko' yu bırakmaya karar verdiler. Çünkü Ömer'de bu halden üzülüyordu. Dakko aşağıya indirilip tasması salınınca, gitmesi görmeye değerdi. Dakko artık özgürdü. Ömer Dakko'yu özgür bırakmanın sevincindeydi.
Dakko evden gidince ve akşam olunca, eve bir hüzün çöktü. Sanki bir evladını kaybeden baba, kardeşlerini kaybeden kardeş gibi oldular.
Ömer, hayvansız edemeyeceğini söyleyip, başka hayvanlara merak eder oldu.