Ömrü Kelebekleştirmek

Tuz buz olan buhranlı hırslar gün geliyor katlandıkça katlanıyor ve omuzlardaki ağırlıkları tonları geçiyor. Ne garip değil mi? İlk gün ile son gün arasında o kadar fark oluyor ki, insan ölmeye yakın hayatı film şeridi gibi gözünün önünden aktığı zaman tanıyamıyor geldiği noktadaki kendisini. Fikirleri değişmiş oluyor çünkü, hafızası yersiz vuruşlar yapıyor. Ama yine bir şekilde son buluyor hayat.

Her canlının öyle ya da böyle hayatının ölümle sonuçlandığını hepimiz biliyoruz. Ama kelebekler daha şanssız bu konuda ve ömürleri insan yaşamının binde biri kadar. Fakat kelebeklerin insanlardan daha dolu dolu ve keyiflerine göre yaşadıkları da muhakkak. Hiç tartışmasız bir kelebeğin geçirdiği 15 gün o kadar değerli ki gıpta etmiyor değilim onlara. Daldan dala, çiçekten çiçeğe dolaşırlar kelebekler ve o kısıtlı hayatlarını kendilerine göre en güzel şekilde yaşarlar.

Şimdi hayatımıza bir göz atalım. Sabah kalkıyoruz, aklımızda bir yığın mesele, kalbimizde onun bunun sevgisini kazanma hırsı, ellerimizde meşgul olduğumuz işler, gözlerimizde yıllardır yaşamışlığın hazin yorgunluğu, problemler, hayat karmaşası, günü iş telaşıyla veya ev telaşıyla gelip geçirme ve daha nice planlar... Biz yaşıyoruz ama kelebeğin geçirdiği o 15 gün kadar hiçbir zaman değerli olmuyor yaşamımız. Bir hırstır almış başını gidiyor, tutabilene bravo! Tutmaya ne hacet, daha kendi kendimizin hareketlerini durduramazken boşa akıp giden hayatın paçasından bile yakalayamıyoruz. Peki suçlu kim? Elbette kelebek değil...

Çalışmak iyi gelir çoğu insana. Koşturmacalarla enerji toplar bazı insanlar ve güçleri hareketli bir temponun sonucudur. Arşınlanan kilometrelerce hayat yolculuğunun durağında hiç duran yok ne yazık ki, tam gaz, frensiz bir koşturmacadır gidiyor. Duraklar durmadan insan bekliyor halbuki, ama her defasında beklediğiyle kalıyor. Her durak boş, bir tanesi hariç: Son Durak!

Tam gaz devam eden hayat yolculuğumuzun hiç bitmemesini isteriz ama malesef bu mümkün değil. Duraklar arasından en şanslısı son durak oluyor ve bütün hayat yolcuları orada toplanıyor. Yaşamları boyunca yaptıkları bütün işler ruhsatları; kişilikleri ise ehliyetleri oluyor. Yıllardır böyle sürüp giden yolculuğun son durağına varanlar pişman oldukları koşturmacanın ceremelerini çekiyorlar. Sürçü lisan oluyor dilleri, elleri ayakları birbirine dolanıyor ve gözlerinin durmadan bir şeyler izlediğine defalarca pişman oluyorlar.

Ama daha son durağa varmamış olanlar fark etmeliler durumu ve bir kelebek gibi geçirmeliler ömürlerini. Kolay olan bu halbuki, son durakta da bizi kurtaracak şey bu. Kayıpsız, anı ve zamanı iyi değerlendirerek yaşanılmış bir hayat... Çevrenin lastik gibi uzayan söz karmaşalarına ait olmadan, sade ve huzur telkin eden bir ömür. İşte bütün mesele bu aslında; ömrü kelebekleştirebilmek!...

07 Eylül 2011 2-3 dakika 88 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar