Ömrüm

İlk kez güçsüzlüğüme, yenilmişliğime, kadersizliğime ve gökyüzünden çaldığım damlacıkların gözlerimde yaş olarak akmasına üzülmüyorum.. Bunların hepsi seni bana getirecek. Sen gözlerimden akan o yağmur damlacıkları. Sen dudağımda ki en büyük jilet kesiği. Sen ayağımdaki pranga. Sen ellerimdeki nasır. Sen süzülüyorsun yanaklarımdan.. Gözümde çukurlar oluşuyor.. Yarattığın boşlukları doldurma uğraşındayım ben, çaresizce. Her güzel şeyin bir sonu olduğu, dünyada ki yalnız kalmaya mahkum tek kişinin ben olmadığımı zihnime fırlatıyorlar. İşte o an beynimi sokağa fırlatasım geliyor.. Çünkü bana seni unutmamı söylüyor annem. Annem.. Ben onu hiç kırmam. İşte bu yüzden seni, yani beynimi sokağa fırlatıyorum. Seni unuttuktan sonra, yaşamıma kaldığım yerden devam etmemi istiyorlar.
-Yapamıyorum ömrüm.

Elbette geçecek gözümde ki çukurlar. geçecek gözlerimde oluşan torbalar. geçecek bu gece de ve uyuyacağım.. Ama izin kalacak. Zaten pek şikayetçi sayılmam bundan. Çünkü ardından hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etme olasılığım, narkozsuz bir kalp ameliyatı gibi bir şey olur. Kemanı tırnaklarıyla çalmak kadar imkansız ve rahatsız edici olur sensiz kalmak. Olsa olsa senin bir başkasının yatağında uyuman gibi içinden çıkılması güç bir hal olur. Sensiz yaşamak. Sensiz,
-Yaşayamıyorum ömrüm.

Biz seninle, her zaman doğruyu savunduğumuz günlere geri dönmeliyiz. Ne bileyim, inandığımız şeyler uğruna ya da sadece beraber olmak uğruna, sudan sebeplerle zincirlemeliyiz birbirimizi köprünün orta yerine.. Biz seninle darp edilmeliyiz alnımızın çatından. Artık yüreğim yerine burnum kanamalı benim. Göz altlarım şişmeli mesela. Sonra, göz altlarıma tentürdiyotun rengini ve faydasını vermeli dudakların.. Sargı bezleri sarmalı elimi kolumu.. hatta o sargı bezleri, ellerin olmalı işte.. Bu saatlere kadar oturmayıp, hayatımı ve uykumu düzene sokmamı istiyorlar,
-Uyuyamıyorum ömrüm.

İkimiz. Yani sen ve ben. Yani biz. Etraftakiler ikimizin hakkında konuşurken, "onlar" demeli hep. Başka ağızlarda telaffuz edilirken bile, ayrılmamalıyız.
hatta tam da nasıl bir şey olmalı bak;
Kirpiklerimizin her çarpışı, ellerimizin tenimize her değmesi, hatta birbirimizi gördüğümüzde ki o kalp atışları... Hepsi birer konçerto olmalı işte.
hatta bestelediğimiz bu konçertolar, milyonlar satmalı. Yürüdüğümüz caddelerde bizi işaret etmeliler, "işte bu tırnak izleri bu kadının, bu yayın gezindiği ten bu adamın" demeliler. Biz hepsine bıyık altından gülmeliyiz. hatta sen bıyıklarımın altından öpmelisin eskisi gibi. dudaklarımdan..
Kıyamet gibi kopmalı alkışlar, desibel rekorları kırılmalı. bizi dansa çağırmalılar, dans etmeliyiz.. Dansın sonunda incitmeden belini, dudaklarımı yapıştırmalıyım dudaklarına. sonra bir ses çıkmalı. bir ses olmalı ki o, dağılmalı caddeler.
Yalnız kalmalıyız..

Ömrüm,
Yalnız kalmalıyız çünkü;

İkimiz yalnız kalırsak, hiç de yalnız sayılmayız..

30 Ocak 2012 2-3 dakika 19 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar