On On İki Bin On (10.10.2010)
On numara evlilikler,on numara doğumlar...(!) Bir çılgınlık sloganı ile çıldırdı yedi buçuk milyar nüfuslu dünyamızın seçmece insanları.Başları göğe erdi kimisinin,kimisi yerden kesmeden ayağı racon kesti etrafa.Mutluluk adına güzel,hatıra adına hoş.Kalıcı olursa ne ala...
Evet gün bitti,şimdi ömrü ortalama 70 igeçmeyen dünya insanı bin yıl daha mı beekleyecek on numara yılın gelmesini ? On numara işi görsel açıdan güzel aslında.Kulağa da hoş geliyor. Bu gün doğanlar çok mu şanslı? Bu gün nikahlananlar çok daha mutlu ve müreffeh mi yaşayacaklar? Bilinmez....Normal hayat şartlarında ve dinsel inançlar açısından "hayır"...
Her sabah gördüğümüz aynı güneş değil mi? Gece gördüğümüz aynı ay...Ya yıldızlar? Onlar da aynı...Sabah olur,gün döner akşam olur...Sonra gece ve ardından yine sabah...Farkına varmadan geçen ve aynı olmayan tek şey zaman...Gözle görünmeyen soyut kavram olsa da her olup biten onun içinde...Doğumlar,ölümler,sevgiler,kızgınlıklar,düşmanlıklar;savaşlar...Kendimizce bu zaman denen mevhumu güzelleştirmek adına özel anlar seçiyoruz..Umar ve dileriz ki herkesin gönlünden geçen gibi güzel olsun hayat...
Nüfus müdürlüklerine en çok yolu düşenlerdcen biri de benim;arada dikkat kestiğim oldu;en çok talep edilen evraktı"vukuatlı kayıt örneği"!...Yaş oretalaması da sendrom zamanlı otuza yaklaşan ve otuzu az geçen yıllardaki insanlar...
Bu nadir özel zaman dilimi yahut anı her bel bağlayana ,umut edene umut ve umduğu mutluluğu getirir umarım.
Sabah gerçekle yüzleşmeye hazır mıdır bilmem bu insanlar...Ben kendimce söyleyeyim:Sabah her zamanki sabah, sadece az daha soğuk ve kapalı...
Özel anları da olmalı hayatın,hep özlenesi ve hep hatırlanası....Hayat devam ediyor....Sevgiyle hayata....