Önlüğüm Siyahtı Mutluluklarım Beyaz
Çocukluğuma...
Hep azlığın içindeki çokluğu görmeyi sevdim. Yoktu öyle süslü püslü göz alıcı bebeklerim. En güzel oyuncağım taşlardı. Ayak taşı, beştaş... Belki de o yüzden kalbim hiç taşlaşmadı. Evcilik oynardım. Çamurdandı tencerelerim tavalarım. Bir heykeltıraş edasıyla onları yapar güneşte kuruturdum. Sonra kavak ağacının yapraklarından sarma sarar içlerini doldururdum. Ellerim çatlardı ve eve gittiğimde annem yine mi çamurla oynadın der beni yıkar temizler ellerimi kremlerdi. O mutluluk her şeye değerdi. O zamanlar büyüklerimiz biz oynarken başımızda beklemezlerdi. Çünkü sokaklar güvenliydi. Öyle oyun parkları da yoktu...
İki ağacı yan yana görsem salıncak kurardım. Saatlerce sallanırdım, süresiz ve jetonsuzdu... Bir de ip atlamalarım, birdir birlerim, yağ satarım bal satarımlarım... Ona kadar saymayı öğrendiğim... Yazın sıcağında serinleten renkli buzlarım vardı. Dondurma da neyin nesi. Oraletleri çay tabaklarına doldurup içlerine de çay kaşığı koyup buz dolabında iki saat bekletmek yeterdi. Televizyon desen haftada bir gün çizgi film oynardı. Onu da sabırsızlıkla beklerdim. Ha unutmadan bir de hayal meyal hatırladığım Karaşimşeğim. Uçan arabası düşlerimin...
Kış geldiğinde ise sobanın üstünde tereyağlı eritme ekmeklerim ne de tatlı olurdu. Elli çeşit kahvaltılık yoktu ama ne yer içerdim de yanaklarım pespembeydi. Yoksa sebebi içinden oyuncak küçük kovalar kürekler çıkan leblebi tozları mıydı? Onları yer oyuncaklarıyla usanmadan oynardım. Eeee defilecilik anılarımı da unutmadım. Annemin yazmalarını elbise yapar kat kat üstüme sarardım Ve hiç kızmazdı bana. Ama en çok saçları sarı iplikten, bedeni mavi kumaştan olan bebeğimi severdim. Annem gibi kokardı. Çünkü onu annem elleriyle dikmiş, gözlerini, ağzını, burnunu nakış nakış işlemişti. O benim en kıymetlimdi. Sonra bir gün boyum kadar bir bebek alındı oyuncakçıdan, sadece bir gün, bir gün, bir gün oynadığım. Anneannemi ziyarete şehir dışına gittik bebeğim evimizde kaldı. Yatağımın üzerine bırakıp ona ?'beni bekle'' dedim. Geri döndüğümüzde külleri bile yoktu evimiz yanmıştı ama onunla hiç oynayamadım diye üzülmedim. Çünkü benim çamurdan tencerelerim tavalarım vardı ellerimle kardığım... Ve en önemlisi saçları sarı iplikli ve mavi tenli bir bebek yapmak için canım anneciğim...
23 kasım 2014
Ne güzel ne dolu dolu çocukluğa dair anılar ve yaşananlar. İnsan hiç büyümesem bile diyor bazen ortalığı kan gölüne çeviren koca koca adamları gördükçe de. Kutlarım Arzu güzel bir yazı kaleme almışsın...👍