Onuncu Köyüm

Aydınlığı, açıklığı, yalınlığı, doğruluğu ve gerçeği arayan; çağdaşlık yolunun yolcuları son durak olarak onuncu köyü seçmişlerdir. (10.uncu ve sonuncu köy) . İnsanların düşünceleri üzerine varsayımları olmayan bir köy. Burada hava her iklimde sıcacık ve her daim etrafa tatlı bir baygınlık yayılmakta...

Köyde bir okul, bir cami bir de sağlık ocağı bulunmakta. Burada insanların topluma ve ülkesine daha faydalı olabilmeleri açısından, cinsiyet ayrımı gözetmeden, eğitimi mecbur kılınmıştır. Çocuklarının rahat okuyabilmeleri ve daha sağlıklı bir eğitim almaları açısından, yerleşim yerlerine göre okul sayısı bazen değişmektedir...

Köy halkının en dikkat çeken yönü çok yumuşak huylu ve ustaca ayarlanmış ılımlı ses tonudır. Bu yüzden, hangi kapıdan girerseniz girin, aile intizamı göz kamaştırırken, misafirperverliklerinin hatırı da, kırk yılla sınırlandırılmaz niteliktedir...
Anlatımlarını parlatıp süslemekten ve abartmaktan kaçınan halk, düşünceyi biçimden, yalın anlamı söylevsi anlatımdan üstün tutar. Belirli bir anlatı kalıbı oluşturup onda demirlemeyi önlemek adına, bu köyde kolaycı eleştirmenler asla barındırılmaz... Kendi felsefesi, yasaları, bilimi bulunan, alabildiğine özgün ve bütüncül bir toplum oluşları, insani değerler üzerinde olumlu yargılara varmalarını sağlamıştır...

İnsanlığın gerektirdiği yasaları uygularken, şiddetten ve baskıdan uzak bir dille anlatmayı bütün anlatımlara yeğ tutarlar. Bunun avantajı ise halkın ilkelerine bağlı kalışıdır. Sınıf ayrımı yapan ve birilerini yücelten kalıplaşmışlığı yıktıklarından, ne iğneyi ne de çuvaldızı kullanma gereği duymazlar.
Toplumdaki yaraları ayyuka çıkarıp, deşmenin yerine, yaraların oluşum nedenini araştırıp, yaraları tedavi etmeyi ve yeni yaralar açılmaması için çalışmayı yeğlerler, çünkü burada insan, her hangi bir insan değildir, herkesin kardeşidir, herkesin kızı veya oğludur. Dini inançlar sömürülmeden, ayrım yapılmadan, maske takılmadan, merhameti açık yüreklilikle benimsediklerinden, toplumda müsavat'sızlık görülmemektedir. Çünkü aşırı zenginliğin alın teriyle oluşmadığının bilincin delerdir...
Bu yüzden, başka köyler çağın vebası olan, bencillik hastalığının girdabında çırpındıklarından, onuncu köye gelme şansları da azalmaktadır

Burada maneviyat çoğalırken, maddiyatın kötü ellerde yıkıcı ve büyük bir güç haline geldiğinin bilinci, sınıf farklılıklarını ortadan kaldırmış, ekonomik eşitsizliği mümkün olduğunca en aza indirmiştir.
Köy halkı politik ahlaksızlığı- anarşiyi yıkıp, insanlık görevi olan dayanışmayı seçmiştir. Çünkü bu köyün halkının damarlarında dolaşan irade; devamlı, güçlü ve dinamiktir. Bu sebeple halkın psikolojisi devamlı dikkate alındığından, yalın ve yoğun bir anlatımla hata yapma olasılığını ortadan kaldırmışlardır veya çok aza indirmişlerdir.

Duygu ve düşünce birliğiyle; insanın suça itilmesinde en büyük etkenin toplumsal düzensizlik olduğunun farkındalığı, toplumu kusursuz ve örnek alınacak bir düzene kavuşturmuştur.
Bu başarılarının gelecek çağlara sadece bir söylence olarak kalmaması açısından, yolların ve kapıların açılmasını sağlayan adeta anahtar görevi yapan, sevgiyle yoğrulup, saygıyla bütünleşmişlerdir. Burada siyasal sorunlardan çok toplumsal sorunlara yer verilir, Burada kalleşliğin, ihanetin, menfaatin ve kavganın yani her türlü kalıplaşmış olumsuzluğun yeri yoktur. Bunlar özgürlüğü köstekleyen olgulardır.
Siyasal ve ekonomi sorunları çözümleme gibi bir dertleri olmadığından, çevrelerinde her an değişken, gezgin ve kararsız sokak kalabalıklarına rastlayamazsınız. Hiç kimse kendi havasında kaş eğip dudak bükmez. Oldukça anlayışlı görmüş geçirmiş bir halk olduğundan, büyük taslamanın aykırılığını bilmektedirler. Alçakgönüllü ve doğal oluşları da bundandır. Burada bencillik ve aşağılama kavramından arınıldığı için, insanlar ne göklere çıkarılır, ne de yerlere çalınır.

Yeni yaratıcılığa doğru, yani mutluluğa, huzura, sevince tek kelimeyle hep özgürlüğe doğru adım atılır. Bireyci değerler, kavramlar yerine, toplumsal kavramlar benimsenmiştir. İç ve dış savaşların bireylerde ve toplumda açtığı yaraların bir ömür taşındığının bilincinde olan halk, kuşak çatışmaları da dahil, her türlü savaşı, çağın vebası olarak görürler. Bunu önleme açısından bir kuşaktan diğerine -gelişme belirtisi olan-görüş farklılıkları yıkıcı olmaz. Onuncu köyü, diğer köylerden üstün kılan da, bu mükemmellik olsa gerek...

Burada başınıza kar yağmaz.Üşümez, titremezsiniz.
Her mevsim bahardır.
Aslında bahar bizleriz, doğrusunu isterseniz...

Kapılarımız hep açıktır, gelmek ister misiniz :)))

06 Nisan 2009 4-5 dakika 58 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Uygulamada, "onuncu köy"e gitmek zorunda kalanlar,doğruyken yanlış,haklıyken haksız görüldükleri için sürgünle cezalandırılan insanlardır. Onuncu köyü öyle betimlemişsiniz ki "cennet" gibi.Kovanlar uyanırlarsa,sürdüklerine pişman olurlar ve artık,sürmezler bile. Kapısını açık tutanlar sağ olsunlar.Nüfus yoğunluğu,çağrınıza uygun mudur acaba ? Kapıda bekleyenler var da.

    Kutluyorum.