Orta Oyunu Misali
'Gün geceye döndü, güneş küsüp gitti usulca. Karardığını hissederken evrenin, gönüldeki ışıltılar da kaybetmişti parıltısını. Sahi bu neyin nesiydi? Her şey değişirdi değişmesine de ya umutlar... Onlar nasıl böylesine kararabilirdi hayatın matemine uyarak?'
Yukarıda tarif ettiğim durumu yaşarız çoğu zaman. Gün geceye döner, küser bütün aydınlıklar. Oysaki gökyüzünü terk etmez güneş, sadece halet-i ruhiyemiz onu görmez, bazen depresyon deriz adına, bazen asabiyet bazen de bunalıma girdiğimizi düşünürüz. Saklanırız kendi harabemizde ve kuytusunda can çekişiriz kimsenin elini tutmadan. Kalabalıkta bile yalnız olduğumuzu hisseder, bütün sevgi çağrılarına kulak tıkarız. Belki geçici bir süreçtir ama yıkıcıdır ve can yakıcı.
' Beni kendi halime bırak' deriz sevdiklerimize. Sahi bu ne demekti? Zaten kendi iç dünyamız değil mi bizi kavuran ve düşüncelerin esaretine sürükleyen? Ben boş durmayı sevmem çünkü o zamanlarda kendimi dinlerim ve ne zaman düşüncelerimi ve duygularımı başıboş bıraksam, görürüm ki geçmişin tünelinden geçmeye çalışırlar yaramaz çocuklar gibi. Peki onları açmak isteyen kim? Günü yaşamak dururken neden mazinin dar ve havasız yollarında serüven yaşayayım ki? Ah siz yok musunuz, ne sizinle yapabiliyorum, ne de siz olmadan...
Bazen de Karagöz ile Hacivat misali kapışmaları var ki, hem güldürür beni hem de düşündürür. Düşüncem Hacivat kimliğinde gösterir kendisini, duygularım ise Karagöz. Aklı başında, doğru sözlüdür düşüncem ama duygularım her daim yanlış anlamaya meyilli ve alıngandır Karagöz gibi. Bazen şakasına yapar, bazen de farkında olmadan. Sahi ya orta oyunundan ne farkı var ki iç dünyamın?
En iyisi mi her ikisinin de birbirlerinden ırak yapamayacağını düşünerek, orta yolu bulmalarını sağlamaktır. İşte o zaman sağlıklı bir ruh yapısına sahip olabilir insan. Hani sorarlar ya bazen: 'Duyguların mı ağır basar karar verme aşamasındayken yoksa düşüncelerin mi?' diye, en doğru cevap şudur bence: ' En sağlıklı kararlar aklın ve kalbin buluşmasıyla ortaya çıkar.'
İşte o zaman ne depresyon kalır ne panik atak ne de bunalıma sürükler kendisini insan...
En sağlıklı kararlar aklın ve kalbin buluşmasıyla ortaya çıkar" bu kesinlikle doğru bir cümle. ama bu aşamaya gelmekte ağır bir süreç gerektiriyor. İnsan ergenliğe ulaştığı vakit ( çoğu zaman) duygularıyla hareket eder. Yaş ilerledikçe, aldığı yaralarında etkisiyle mantığını dinlemeye başlar. Orta yolu bulmak çok zordur yani. Ama bulabilen insan huzura kapısını aralamıştır çoktan. Yazınızı okuyunca kendimi eleştirmeye başladım. Ben neresindeyim bu ikilemin? Sanırım henüz orta yolu bulamadım. Öyle ki huzur hala uzakta.. : )
yazınız çok güzeldi Seda Hanım. Tebriklerimle. Saygılar