Öyle Bir Ayrılık ki

Ne ayrılıklar gördük biz sabaha karşı acımazsızca söylenen sözlerle bitirilmiş koca bir ömür ve güneş aydınlatırken dünyayı hayat ayrılık sözlerini fısıldıyordu kulaklarımıza.








Ve ne sevdalar yaşadık biz ezan sesi varken gökyüzünde masum bir aşkı öldüren son sözleri duyduk. Ezan sesi arasında kendini araya kıstırmış bir sevda bitiyordu,şimdi etraf karanlık öyle sessiz ki ölüm çığlığı gibi acımasız o an ölmemek için hiçbir neden yok.








Çünkü bu ayrılık artık ölümle eşdeğerdi ne yaparsa yapsın tesellisi yoktu ve adı ayrılık konmuştu aylar öncesinden. Bir türlü inandıramadığı yüreğine şimdi yüzüne yüzüne vuruyordu sabah sabah ayrılık rüzgarı , kaçmak ne mümkün bu son vazgeçilmez sanıp vazgeçtiğim. Bu son başka sonlara benzemiyordu ve hissizlik sarıyordu her bir yanını ve öyle ki kıpırdaması imkansız bir hal idi, ne yüreğinde ne de bedeninde bir kıpırtı dahi yoktu. Oysa kaç saat geçmişti daha kalbi kalbinde atalı kaç saat geçmişti daha elleri ellerinde bu yüzdendi bütün hissizliği. Kaç saat önce heyecandan ölmek üzere olan kalbi şimdi ayrılıktan acıdan ölmek üzereydi,neden çalar ki şu ayrılık denen illetin çanları ve bir ezan yükseliyor gökyüzüne bir dua gibi içi biraz huzur doluyor insanın ve vardır Allah'ın bir bildiği deyip derin bir nefes alıp ayrılığı gözünden öpüyordu. Dakikalar geçmişti ama sanki saatler ardı ardına geçmiş gibiydi o kadar ağır ve o kadar zordu ölümü beklemek gibi bir şey.








Ve zamanı geldi güneş ışığıyla içeri girdi , ışıklar yanıyordu çünkü hala karanlıktı etraf ve bir sigara dumanı etrafta efkardan yakılmış belli, son sözler acıtıyor çıktığı her yeri ve her zerreyi duyan kulaklar paramparça , gözler üzgün , kalp yorgun , boğazda binlerce söz birikmiş çıkmaya mecali yok bıkmış,üzgün ,yorgun çıktığı yeri paramparça eden bir kaç cümle söyledi sonra ve kan revan bütün hücreler , inanılması zor dayanması daha zor dakikalar saatler ve bir ceket , bir kapı ,bir hayırlısı sonra arabanın gaz sesi hepsi bu kadar işte yılların ve koca bir sevdanın hepsi bu...