Öylesine
Rüzgar eğiriyor kirmanlar, Dedemin elinde dört mevsim eskitilmiş bir aşk Dert ile yontulmuş sandukalardan doğrulsun cesedim. Kefenimin gül işçiliği kaçmasın gözden. Dikenime de dokunma!
Perçeminden tutunduğum hüzünler boyu sarhoşum. Ayyaşlığıma da dokunma Bir cehennem tutuştur avuçlarıma Yüreğim tandırını gül eylemeden gitŞerbet sunma, zehrime de dokunma!
Zehri zembereği bin olan ayrılığın Sürmesi harelensin gözbebeklerimizde Kirpiğimizde oynaşan hüzün mubah değildir artık. Sevabıma aldırma. Günahıma gülümse!
Aynı karantinaya düşmek için talip olduğumuz kapılar içre, Tokmaklarda muhabbet vurur
El sürme... Eşiğimde tozu namertlerin. Tozuma külüme de dokunma!
Hayat beşiği dört yöne pervane, dokuz hisle savrulduğum şafaklardan özge yar mı gelir
Bu sessizlik hiçliğin habercisi değil midir?Sükut ile bileylenmmiş rüzgarıma da dokunma
Ben susarım aşıklar hali, Sükutumda yarin ela gözleri. Her bakıştan alınmış petek petek balı
Yüreğime sürüşüme aldırma
Bu kovan bizim. Oğul vermeyen sevinçler bizim. Bu yaylalar gurbet ile açar güne yüzünü
Hasretler doğurur, ülkeler boyu büyürken yarin ela gözleri. Gözümüze çekilsin gurbetin mili. Her ayrılıkta vuslatı bulan sadakat bizim...
Gurbete vuslata gözyaşına da dokunma...