Öylesine

Yolu uzun süre aşka düşmemiş bir adama rastlarsanız iyice sallayın belki dipte bir yerlerde bir şeyler kalmıştır, yolu uzun süre aşka düşmemiş bir adama rastlarsanız eğer sakın incitmeyin.
Uzunca zaman sonra çıkıp gelen tadı ve rengi bilinmeyen tarif edilmeyen bir durumdaydı, umut vermeye başlamıştı ve beraberinde yaşama anlam katmaya. Diğerleri gibi değildi, bazen dokunmaya korkuyordum bir yerlerden kırılacak, incinecek diye. Korkuyordum aniden gidecek diye belki de en büyük hataydı bu yaptığım. Nasıl ki geldiyse başka yerden buradan da gidecekti doğanın garip sirkülasyonu ama dedim ki kendime gitmez bırakmaz, benzemez diğerlerine ve bunu derken en büyük yanılgıya düştüğümü fark ettim. Değişen neydi hayatımızda rakıyı hala aynı kadehten içerken hala yanında Fuat Saka dinleyip ‘'şimdi ne yapar'' diye düşünürken neydi hayatımızda değişen bir parça mutluluk diye diretmemiz miydi? O damı çok gelmişti tanrının gözüne? Şimdi yoktan seçmeli bir oyunun içinde bize verilen üçüncü sınıf karakterlerle birlikte bir başyapıt mı yaratmaya çalışıyoruz yoksa bizler mi üçüncü sınıf karakter oyuncusu? İşte böyle aklımda deli sorular varken takılıp bir soyut kavramın ardına gitmek bir bilinmeze ne kadar sağlıklı ya da benim bu saatte rakı içip tuşlarla kavga etmem, ya da belli belirsiz halisünasyonlar görmem. Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan?
Ben tüm bunları yazmaya çalışırken zamanla oyun oynarken, bir yerlerde birileri durakta servis beklemekte, ışıklı reklam panolarının altında müşteri bekleyen orospularda var ya da umutla babasının gelmesini bekleyen çocuklar, pavyonda tanıdığım şarabının içine gömülüp felsefenin alasını yapan ayyaş abim zaten aslında benim başıma ne geldiyse mübessili o bilge pezevenk iyi kitaplar okuyup güzel kadınları seveceksin derdi. İyi kitaplar okudum kimse anlamadı güzel kadınları sevdim hepsi a..ma koyup gitti ve bende böyle ağzı bozuk bir adam olup çıktım...