Özgürlük mü Serbestlik mi

Özgürlük, kelimeden de anlaşılacağı gibi 'öz'e dairdir. İnsanın özleştikçe çoğalması, 'gür'leşmesidir özgürlük.

İnsan kelimesi ise 'ünsiyet' ile dosttur. Yani 'dostluk, arkadaşlık, aşinalık' kelimeleriyle.
İnsan, tabiatiyle toplumsal bir varlıktır. Kelimelerin hakikati göstermedeki başarısı göz önüne alınırsa, toplumsal bir varlığa ad olan 'insan' kelimesinin de ünsiyetle kökteş olması manidardır.
Bu durumda insanın özgürlüğü ilk elden içinde bulunduğu toplumla sınırlanmış olur. Ama insan fıtratı toplumsallığı gerektirdiğinden, insana özgürlük ve hareket alanı veren kurum yine toplumdur ve fıtratın istediği de budur. (Bu da özgürlüğün diyalektiği olsa gerek).
Yani insanın yaptıkları toplum içinde anlam kazanır. Issız dağ başında tek başına yaşayan birisi, belki tabiatla başbaşadır; ama yaptığı kendi tabiatine zıttır.

Özgürlüğe yakın 'ser-best' kelimesi de, ilginçtir ki, ''başı-bağlı'' demek. Bu durumda da insanın (en yakınlarından başlayarak) diğer insanlara karşı sorumlulukları olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bağlamda, günümüzde dostluğumuzu, 'insan'lığımızı en çok hak edenler ateş altındaki Gazzelilerdir. Derdin ve acının büyüğü oradadır. Çünkü orada bir milletin özgürlüğüne suikast söz konusudur.
Orada insanların özgürlüğü ateş altında..
Dolayısıyla 'bizim' özgürlüğümüz..
Onlar dik durdukları müddetçe özgürdürler..
Bizlerse bu halden muzdarip olup imkanımız ölçüsünde harekete geçtiğimiz müddetçe.
Yani onları, kendimizi ve özgürlüğümüzü unutmadığımız müddetçe.

Ama ne gariptir ki 'insan'ı 'nisyan'a dayandıran dilciler de var...

16 Mayıs 2011 1-2 dakika 4 denemesi var.
Yorumlar