Özlemeyi Özledim - 1
Ne çok olmuş özlemeyeli! sayısal yaşanmışlıklar ile örmüşüz çevremize duvarları,rakamlar akıyor yukardan aşağı,soldan sağa kayıyor,nereye baksan hesap!...Hırslarımız mıydı buraya taşıyan, yoksa bizi misafir eden yaşam şartlarımı, birbirine girmiş kavramlar karmaşası...ev sahibi olmak için banka kredisi,krediyi ödemek için ek iş,ek işe gittiğin için ertelenen aile ziyaretleri...geçmiş olsuuun birinci bölüm bitti.
Bir toplumu yıkmak için ille de topa tüfeğe gerek yok, dışarıdan düşman edinmek de gereksiz, evvel Allah 'biz kendi kendine yetebilen dünyadaki ender ülkelerden birisiyiz.' Ne o bir yerlerden tanıdık mı geldi bu söz... İlk okul , soysa bilgiler... üç tarafı denizler ile kaplı kara parçası,bir yıl içinde dört mevsimi yaşayabilen, iklim koşulları birden fazla mahsul almaya elverişli ülkem...canım Türkiye'm...
Bir ah çekip 'ne güzel yıllardı' diyesi geliyor insanın. Hava teyzenin bahçesinden dut çalmayı özlüyor bazen gönül,bazen de Hasan amca ile Dudu teyzenin köşedeki bakkalından şekerli leblebi tozunu...miss gibi.Aslında ne güzel gidiyordu her şey Hasan amcanın ortanca oğlu, yurtdışı edilinceye kadar Almanya dan.Tüm aile gurur duyuyordu Metin ile öyle ya yüzlerce kişinin arasından seçilmişti,sanatkardı,sağlıklı,bide evlenmişti...neydi gelinin adı!Lora mı ne..Az biraz Türkçesi bozuktu ama iyi anlaşıyorlardı Metin ile. Her kesin dini de zaten kendisine. Geçinip gidiyorlardı işte.
-Çocuk az büyüsün okul çağı geldiğinde memlekete temelli yerleşip bir ev alacak,kalan parayı da sermaye yapıp kendi dükkanını açacak bizim oğlan.Abisinin oğlu Mustafa yaz tatilinde amcasının yanında çalışıp meslek öğrenecek sonra işleri büyütüp aile şirketi filan...Ahh Hasan amca ah..
Ne güzel hayallerdi bunlar. Sıcacık bir yuva yapıyordu briketten örme sadece içi sıvalı o dört duvarı. Örtünün üzerine kurulan yer sofrasındaki bir tepsi bulgur ile cıvık ayran ne tatlıydı, koca günün yorgunluğu uçup gidiyordu ardından. Dudu teyzede az değil hani önündeki bulguru kaşıklar gibi yapıp Mustafa'nın önüne doğru kaydırıyor usul usul...O bir bardak fazla su içerdi yatarken nede olsa,kalabalık hane, ne yapsın doymuyor ateş parçası! kahkahalar sünnetliyordu tepsilerin dibini! ...
Ne yaptın be Metin! ...
Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20
Teşekkür ederin Şermin hn.. yarım bıraktığım bir deneme serisinin ilk bölümüdür bu yazı.Sygılar.