Özünden Vermek
Umutların vardır seni ayakta tutan. Her düşüşten sonra tekrar ayağa kalkacağına inandığın, yaşamı yaşanır kılan umutların.
Nedensizdir, hayvanları seversin, doğayı seversin, insanları seversin. En iyi dostum, en iyi arkadaşım, eşim dostum sırdaşım dediklerin vardır. İnsandır bu mutlaka hata yapar, istemeden olmuştur der hatalarını örtersin. Erdemdir, insanlığın gereğidir der sırlarını yüklenirsin, kendi acılarını bir kenara bırakıp onun acılarını paylaşırsın.
Çünkü dosttur bu, en iyi yol arkadaşıdır. Nedenlerin, niçinlerin hesabını yapmadan seversin, güvenirsin. Karşılık beklemeden, koşulsuz seversin, bunun enayilik olduğunu aklına bile getirmezsin, verdikçe özünden verirsin.
Aynı hataları bir daha tekrarlayacağını kabul etmeden, güvenerek, severek, değer vererek hep iyiyi, hep güzeli umut ederek ihtimal vermezsin seni bir daha üzebileceğine.
Mücadelesiz, bedelsiz yaşam olur mu hiç. İnşa ettiklerin yıkılsa da kırıntıları toparlayıp yeniden yapmaya çalışırsın. Çünkü sen yapıcılıktan yanasındır. Unuttuğun bir şey var. Oysa öyle yıkılışlar vardır ki adeta yok oluşların teşvikçisidir. Yıkılan ve tuğlaları paramparça olan bir duvarı, aynı tuğlalarla yeniden inşa etmek mümkün değildir.
İyi niyetinden olsa gerek, boşa kürek çektiğinin farkına bile varmazsın ve sen bataklıktan çıkmaya çalışırken, tüm ağırlığınla dibe çakılırsın.
Her zaman böyle olacak değil ya, nefsinin kibirli çağrısından kurtulacaktır, dökecektir eteklerindeki taşları, hatalarından arınacaktır, hep böyle kalmayacaktır dersin.
Bazı kişilerin bukalemun gibi bir varlık olabileceklerini, kötü huylarını gizleyebileceklerini aklının ucundan bile geçirmezsin. Çünkü sen; insanların gerçekten değiştiğini-değişeceğini zannedersin.
Değer verdiğin, elinle besleyip büyüttüğün sevgin, değerlerim dediklerin-güvendiklerin tarafından katledilir, gözlerinin önünde eriyip gider ve sen eli kolu bağlı izlersin.
insan nasıl toparlar kendini böyle anlarda
o koskoca bedenin, cılız bir dala tutunmuş
düşmemek için direnen bir çocuk kadar kalır
ve attığın her çığlık
umutsuzluğun buz gibi çehresinde yankılanır.
Bu şekilde inanmak ve kendini avutmak istediğinden mi, yoksa hayata suç yüklemek kolayına gittiğinden mi, ya da yalnız kalmaktan korktuğundan mı bilinmez, sorumluları es geçip hep suçu hayatın üstüne atarsın. Oysa hayat acımasız değildir, onun hiç suçu yoktur. Üstelik o en vefalı olandır, herkes çekip gitse de o hep senin başucunda kalandır.
Acımasız olan ve sevgini yok sayan kendine muhatap seçtiklerindir, gereğinden fazla önemsediklerindir. Sen uzlaşmaya çalıştıkça, onlar daha da bencilleşiyor. Aldığın yaraların üstünü, onları affederek örtmeye çalışıyorsun. Aslında sen yaralarını tedavi etmiyorsun. Sadece bu tutumunla yaralarına kabuk bağlatıyorsun. Yeni bir darbeyle o kabukların çatlayabileceğini aklına dahi getirmiyorsun.
Ne yani; acımasız olanlara karşı, illa ki acımasız mı olmak gerek, diye de aklına getirmiyor değilsin. Ama olamazsın ki, çünkü sen insansın, vicdanlısın. Elini vicdanının üstüne koyduğunda, nasıl bir ahlaka sahip olduğunu anlarsın.
Sağa dönersin, kinliler-kibirliler, sola dönersin yalan-dolanla yoğrulmuş menfaatçilere değersin.
Yaşamın anlamını tekrar tekrar gözden geçirsen de; seni insan zannettiklerine bağlayan son ip de kopmuştur artık. Bilirsin ki, son noktaya gelmişsin. Çıkış yok, çözüm yok, devam etmek için yol yok.
İşte o an; umut etmeyi ve beklemeyi bırakırsın. Her güne küfür ederek bıkmış bir şekilde çevrendekilere umutsuzluğun en güzel tanımını sunarsın.
Umutsuzluk nedir bilir misiniz dostlar:
'kalbinizin durmaya yüz tutmasıdır adeta,
her şeyin anlamsızlaşmasıdır,
gözleriniz açıkken, göz kapaklarınızın kapalı olmasıdır,
gözlerinizin artık hiç kimseyi görmemesidir,
yitirilen güven duygusunun bir daha geri gelmemesidir,
ruhunuzun en incinmiş, inancını en yitirmiş halidir,
bin bir emekle yaptığınız binanın yerle bir edilmesidir umutsuzluk.''
Haydi utanmayın; elinizi vicdanınızın üstüne koymayı deneyin lütfen!
Müsadenizle
Eskilerin taviz dedikleri özveri genellikle kaybettirirse de olgun kişilik için kazanç olarak da değerlendirilebilir.
amacın iyimser ve umutlu olduğu sezilebiliyor.