Palto

-Ünlü Rus yazar Gogol tarafından kaleme alınan bir öyküdür-





Gogol adını vermemek konusunda büyük bir sakınganlık gösterdiği bir dairede Akaki Akakiyeviç Baçmaşkin adında bir memur çalışmaktadır. Kötülük bilmez anlamına gelen akaki adını Gogol ün belli bir amacı gözeterek kullandığını söyleyebiliriz. Akaki sanki bir memur olarak doğmuştur. Birbiri ardınca göreve gelen ve görevden ayrılan bütün müdürler ve servis şefleri, Akaki'yi aynı masada, ayni işle uğraşırken ve hiçbir zaman terfi etmemiş durumda görmüşlerdir. O şevk ve sevgiyle, bir sanatçı gibi çalışmakta, güzel el yazısıyla sayfalar doldurmaktan çocuksu bir tat almaktadır. Yazdığı yazı konusundaki endişelerinden sokakta bile kurtulamamaktadır ve dalgınlıkla, süprüntülerin döküldüğü pencerelerin altından geçmekte, bir atla ansızın burun buruna gelmektedir.
Evine dönen Akaki, çarçabuk bir iki lokma atıştırmakta ve bürodan getirdiği belgeleri kopya edecek belge yoksa sırf kendi zevki için el yazısı denemeleri yapmaktadır.

Gereksinimleri çok kısıtlı ve az olan Akaki, dörtyüz ruble maaşla mutlu bir biçimde yaşamaktadır. Ama günün birinde kış mevsimi gelir, çatar. Paltosunun kumaşı yıprana yıprana adeta öteki yanı görünecek hale gelmiş ve astarı bile yırtılmıştır. Bu berbat haldeki paltoyu mutlaka terziye götürmek gerekmektedir. Terzi paltoyu eline alır, iyice gözden geçirir ve bunun artık miyadını doldurmuş olduğunu; bir yenisini yaptırmaktan başka çare kalmadığını söyler. Akaki, eski paltosunu tamir etmesi için terziye boşuna yalvarır. Terzi dediğinden dönmüyordur.Çaresizlik içinde bulunan Akaki, ertesi Pazar günü yine terziye gider. Palto konusunda terziyi yumuşatıp kararından döndürme umuduyla doludur. Ama çabaları hiçbir sonuç vermez. Terzi, yeni bir palto dikmek konusunda ısrar eder. Yalnızca, fiyatı yüz elliden seksene düşürür.En sonunda Akaki, fedakârlıklar yaparak yeni bir palto sahibi olmaya karar verir. Kırk ruble kadar birikmiş parası vardır. Bunu iki katına çıkarmanın çarelerini aramaya başlar. Günlük gereksinimlerinden kısıtlamalar yapmayı, akşamları çay içmekten vazgeçmeyi düşünür. Kendi odasında kandil yakıp masrafa girmemek için ev sahibi kadının odasında çalışmak, ayakkabılarının çabuk eskimesinin önüne geçmek için doğru dürüst kaldırımlardan yürümek, çamaşırlarını yıkanması için harcadığı parayı azaltmak, düşündüğü çareler arasındadır.Bu değerli paltoya sahip olabilmek için bütün düşüncesini, bütün yaşamın seferber eder.Çalıştığı büronun müdürü de ona, her zamankinden daha fazla bir ücret vermeyi kabul eder. Akaki, en sonunda, seksen rubleyi biriktirir.

Terzi, palto üzerinde 15 gün çalışır. Akaki, paltosunu giyer ve büroya gider. Arkadaşları, büyük bir coşkuyla karşılarlar onu; palto konusunda hayranlıklarının belirtirler ve övgüler yağdırırlar. Hatta aralarından biri, paltonun giyilme töreni yerine geçmek üzere o akşam bir çay toplantısı vereceğini söyler. Akaki bu toplantıya gitme çağrısını reddetmez ve ilk olarak bir kalabalığın arasına karışmayı kabul eder. Toplantıda şampanya bile içer ve gece yarısına doğru evine gitmek üzere yola çıkar. Biraz sarhoştur ve yürürken hafifçe sallanmaktadır. Sokaklarda kimseler yoktur. Hava iyice ayaza kesmiştir; ansızın soyguncular çıkar karşısına. Bunlar, gece onun bunun eşyasını gasp eden kimselerdir. Akaki'nin paltosunu sırtından çıkarıp alırlar.

Korku ve şaşkınlık içinde ve soğuktan titreyerek evine gelir Akaki. Ev sahibesi, mahalle karakoluna gidip şikâyette bulunması için zorlar onu. Akaki, karakola gider ama hakkını arayan bir kimseyken, suçlu durumuna düşmeye başlar. Gecenin bu kadar geç saatinde sokakta ne işi olduğu sorulur kendisine.

Yaşamında ilk olarak o gün, örnek bir memur olan ve hiç geç kalmayan Akaki, işine zamanında gidemez.

Ertesi gün, mahvolmuş ve çaresizlik içinde bir insan olarak işinin başına döner. Sırtında, bir şans eseri olarak kaldırıp atmadığı eski paltosu vardır. Kendisine çok kötü karşılayan ve gerekeni yapmayan komisere değil de daha yüksek görevde bulunan birine, bir generale başvurması söylenir kendisine.
Akaki, Generale gider. Ama generalin bildiği tek şey sertliktir. Yanındakilerin hepsi ondan korkmakta ve tirtir titremektedirler. General, Akaki'yi akıl almaz bir kabalıkla karşılar.
Akaki korku içinde oradan ayrılır. Dışarıda bir kar fırtınası ortalığı kasıp kavurmaktadır. Yolda soğuk alır ve eve gider gitmez yatağa girer. Çok geçmeden de ateşi yükselir. Sayıklamalar arasında, yeni yaptırdığı ve çaldırdığı palto Akaki nin gözünün önünden bir an olsun gitmez.

Paltoyu çalan aşağılık insanları, kendisini haşlayan generali, sanki karşısındaymış gibi görür. Akaki, sonunda ölür. Ne odasının kapısını, ne de mallarını mühürlerler. Çünkü Akaki'nin mirasçısı yoktur ve bütün malı mülkü, bir deste tüy kalem, bir tomar beyaz kâğıt, üç çift çorap, birkaç pantolon düğmesi ve çok iyi bildiğimiz eski paltodur.
Akaki'yi götürüp gömerler. Ve Petersburg, sanki Akaki Akakiyeviç hiçbir zaman var olmamış gibi yaşamaya devam eder. ** Kendini koruyan birisi ve dostu olmayan; kimsenin, hatta bir sineği iğneleyip mikroskopla inceleyen doğa bilimcisinin bile ilgisini çekmeyen bir insan ortadan yok olur bir anda.

Gogol, öyküsünü Akaki nin ölümüyle bitirmemiş, öykünün sonunda özellikle General karakteri üzerinden Çarlığı, insanı yabancılaştıran ve yaşanan yoksulluğun sorumlusu olarak gördüğünü göstermek istemektedir.

Bir süre sonra Petersburg da bir hayalet dolaştığı söylentisi çıkar. Akaki nin hayaleti, çalınan paltosunu aramaktadır. Akaki nin paltosunun bulunması için yardım istediği General, bu söylentiler üzerine bir korku ve pişmanlık duymaya başlamıştır. Çarlık düzenini temsil eden General, korkusunu yenmek amacıyla kendini eğlenceye vererek unutmaya çalışmaktadır. Bir gece Akaki'nin hayaletiyle karşılaşır. General büyük bir korku içerisinde paltosunu Akaki'nin hayaletine verir ve soğuktan titreyerek evine döner.

Burada generalin hemen yatağa girip başına gelen bu olaylar sonunda öleceğini düşünebiliriz. Ama Gogol bu kadar sert bir tutum benimsememiştir. Generalin aldığı ders korkunçtur ve Gogol, onun bu yaptığı küstahlığın karşılığını alması noktasında yönetici sınıfı uyarmaktadır.

Peki, Akaki'nin hayaletine ne olmuştur Gogol, aşağılamalar, eşitsizlikler ve sömürü koşulları altında insanların küçüldüğünü, giderek kendine ve dış dünyaya yabancılaştığını ortaya koyarken, öykünün sonunda yer alan hayaletin yönetici sınıfının içini ürperterek, Petersburg sokaklarında hala dolaşıp durduğunu söylemektedir.





Not:alıntıdır

18 Aralık 2015 6-7 dakika 24 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar