Paragraf Masalları 2
Oyalıda yazma falan filana benzemez yazma tutkusu. Manzaradan yola çıkılmasında fayda vardır. Manzarayı sözcüklere dökmek demek bu yolun yarısını geçmek demektir. Sözcüklerle manzarayı anlatabilmenin yegane ve biricik ve tek yoludur bu eylem.
Ben tutukluk yaptım. Aslında yapmazdım. Benim dışımda gelişen olaylar yüzünden oldu her şey. Bazı insanlar ki ben onlara Nesne/Cansız derim bana burunlarıyla olsa yine iyiydi kıçlarıyla girdikleri için: tüm özelimin cidden tecavüze uğradığını anladım. Zamanında Orhan Pamuk'un başına gelenin bir benzeri de değişik bir yolla bana geldi. Okurunun biri, orta yaşlı teyze der yazar, şöyle demiş bir imza gününde, sizin tüm kitaplarınızı okudum. Ve bilgiç ve bilinçli bir şekilde ulamış, biliyor musunuz sizi öyle tanıyorum ki anlatsam çok ama çok şaşırırsınız...Etkilenmiş yazar ve sanki bir suç işlemiş gibi çok da utanmış.
Bir iki kadın yıllardır yazdıklarınızı okursa ve sizin bundan haberiniz yıllar sonra olursa
ne halt edersiniz? Aynı Orhan Pamuk gibi düşünürsünüz. Bir suç işlemişsinizdir ve artık çok utanıyorsunuzdur. Yazarken düşünürsünüz. Burası olmadı dersiniz ve çekimser kalırsınız...Keşke benim haberim olmasaydı ve böyle bir şey açığa çıkmasaydı...
--
Bazen sessizlik yüzsüzlük yapar uyandırır beni. Uzun çok uzun koridorlardan geçiyormuşum gibime gelir ayak yoluna doğru yürürken. Gözlerim yarım açık olduğu için çoğu zaman kapı kenarlarına çarpar, terlikleri, kimin olduğuna ve sağına soluna bakmaksızın ayaklarıma yarım yamalak geçirmeye çalışırım... Güm diye düştüğüm gecelerde az değildir.
-
Zamandan kazanmak diye gerçek var. Sanki yirmi dört saatin yirmisini doya doya yaşayıp kullanırsak çok geç ölebilirmişiz gibi. Ömrü uzatmak için moral, motivasyon olsun. Bir zamanlar savaşma kardeş seviş derlerdi. Bu cümle dert yoksa neşe var daha , ne olsunla yan yanadır.
Televizyonlarda beslenme konuları, iyi beslenirsek hastalıklardan korunma açıklamaları gırla gidiyor. Ben iyi besleniyorum. İyi yiyorum iyi sevişiyorum iyi yaşıyorum iyi spor yapıyorum o halde ölmem de düşüncesi açıklanıyor. Fakiri fukarayı düşünen yok. Gerçi onlara da devlet yardımcı oluyor. Ne de olsa oy potansiyeliler iktidarlar için...
Bu zavallı yazıyı yazarken hemen her gün sabahın erken vaktinde, ortalık aydınlanmadan okunan sela , gözlerimin çapaklı görüntüsüne bir tebessüm gibi yapışıyor. Hele bizim caminin kart sesli hocası ezanı bu kadar duyarlı okumaz ama çevreden biri öldü mü o kart ses selayı okurken kadife sesli julyo iglesyasa dönüşüyor. İnsan ağlayacak sanki o denli duyarlı okuyor. Bilinmez. Belki Allah'ım bana torpil yap gönderdiğin Azrail' in huyu iyi olsun düşüncesi esiyordur içinde...
Sabah sabah ...
-
Telefonum acı acı çaldı. Şirketten arıyorlardır diye sakat dizime aldırmadan alalacele yazı masamdan kalktım. Yazı zaten ilerlemiyordu. Zırt-pırt gözlerim kapanıyor zırt-pırt yüzümü ıslatmak zorunda bırakıyordu beni. Görünen numara şirketten değil. Ben yabancı numaraları silme alışkanlığımı sürdürdüğüm için ilk anda yabancı gelen numara gözlerimin biraz açılmasıyla yabancı gelmemeye başladı. Arayan sevgili kardeşim Fatih'in kardeşi Ertan' dı. Ayrı düştük. Ne arıyorum ne de arıyorlar. Ben bekliyorum onlar arasınlar onlar bekliyorlar ben arayayım...Dünya garip.
İzmir' de Fatih' e beş kurşun sıkmışlar. Kulaklarımda uğuldamalar oluyor ses gidip gidip geliyor ve evdekiler telaşlanıyor. Ne zaman? Birbuçuk ay olmuş! Fatih' in durumu! İyiymiş. Çok şükür. Göbeğinden beş kurşun çıkarmışlar. Şişman olduğu için midesini küçültmüşler. Zor günler geçirmiş...Gerisini duyamıyorum artık...
Neden böyle olduk? Neden dostlar arkadaşlar boşanırlar bir yerlerde bir nedenden dolayı vurulurlar neden ben kimseyi aramam, onlar benden küçük diye mi onların aramasını beklerim?
Evet kendi sıkıntılarımla aşkla meşkle şirketle işle uğraşırken boğuşurken unuttuğum ama hiç bir zaman yok saymadığım sayamayacağım dostlarımda var benim. Bu dostlarım
affetsinler beni...