Parmak /Lık/ Lar
Bir yıldız kayıyordu gökevinden ...
// .......
Ilık ellerin yıldızların ışığında beyaz bir özlemdi , yorgun zaman üşengeçliğinde yağıyordu kar ve uzaktı tüm yaldızlı ŞARKILAR
Tüm dünya uzun-uzak bir geçmişe sığmaya-sığınmaya çalışıyor , yokluğunun kalabalık yalnızlığında üşüyordu ruhlar
-o gölün kenarında, gölgesinde salkım söğüt saçlarını yıkadığın nehrî suda yıkıyordum yüzümü......
//
Özlemek umudunu taşladılar ! Taşlaştı kalbim. Yalın bir yitiriliş kaldı geriye. Taştan bir ahit ağlıyor, bir ırmak çatlayan damarlarıma akıyordu sen gittiğinde.
Gözlerinin iç kanamalı, kızıl gölgeli avlusunda suyu yıkıyordum, ellerim güvercin kanadı kokuyordu, yanıyordu tenimde derim, garip bir şarkı kendini mırıldanıyordu. Buzul bir güneş gibi hatırlanıyordu geçmiş. Acıyordu canım.Unutuşun gölgesi gibiydi derim tenime sızıyor,göğüs kafesime gömülü güvercin mezarlığının ıssızlığı derimi terk ederken dişliyordu düşlerimi.
Mora bürünüyordu ebemkuşaklı geçmişin yalnız ,yaldızlı su rengindeki efsunlu bahçesi. Savaşıyordum kendimle... Kan gövdeyi götürüyordu ölü ruhların cirit attığı o karanlıkta. Zifir oluyordu unutulmanın adı, elime yüzüme bulaşıyordu... Yapışıyordu tenime böcekler. Kıyısında duruyordum bekleyişin... Yalnız ağaçların huzuruna kavuşmayı diliyordum, kendimi ölümle değil, yaşamla sınarken... Üşüyordum...
Kırık kanatlarıma yağıyordu kar.
Kış pencerelerinde evlat ediniyordu beni tanrılar.
Beyazda durgunlaşan al yanaklı çocuklar...
Burnumda tüten saklı ölüm çığlığına susuyordum , suskundu çığlıklarım, gözlerim/de kar !
Bin ah'ta sonsuzca yaşıyordun sen ve geçmişin avlusunda suskun-susuz-ussuz bir yalnızlığın adını çoktan adın koymuştum ben...
Sesleniş...Ölü bir yıldızdı
Gökyüzünün on emrinde dağılan kar tanesi gibiydi balçık ! sı su müjdesinde ten!
Yerin yedi kat dibinde son bakışının ayak izleri geziniyordu.
Kulaklarımda ayak sesleri..
Aşk-ten ah'larım vardı benim, bir de uçurtmalarım göğü delen bakışların kadar maviydin işte!
Med-cezirlerin sildiği kuma çivilenmiş bir addan fazlasıydın sen!
Unutamadığım!
......VE SONRA TÜM YILDIZLARIN ADINI ÖZLEM KOYDUM. KAYAN YILDIZLARI CEPLERİME DOLDURDUM,.. BAKIŞLARIMI UZAKLARA GÖNDERDİM . AL KANATLI KUŞLARIN KANATLARINA TAKTIM YAĞMUR KİRİ MENDİLİMİ. ISLAK, YALNIZ VE ISSIZ BİR KUŞ GİBİ SENİN YAMACINA TÜNEDİM...
Nefessiz kalışım yüzünün kırışıklığında KALMIŞTI.
Unutuşun gölgesinde zarafetin silûetini giyinmiş bir kadın-ÇOCUĞU BÜYÜTÜYOR, O KAYIP inciyi ısrarla istiridye kabuklarında arıyordun. Bulamazdın, bulamayacaktın, biliyordum...
#apieceofrose 2015 Haziran-sinope