Patatesten Kaçılmaz
Belçikalılar söylentiye bakılırsa patatesin yüzlerce yemeğini yapıp yerlermiş. Bira olmazsa olmazı olurmuş patatesin yanında. Bu avrupalılar; şirin medeni gün görmüş açlık ve sefalet çekmiş insanlardır da, kötümser olduğu kadar bencil hor görme gibi aşırı duyguları da vardır. Bizim karı-koca öğretmenlerde Hollanda'ya gidip iğrenmişler. Nedeniyse farelerden geçilmiyor olmasıymış. Tüneller pardon kanallar ülkesi. Olabilir. Öğretmenlerden hanım olanı gitmiş fare zehiri almış. Hollandalılar merak etmişler zehiri; günah demişler fareler zararsızdırlar. Öğretmen hanım içinden medeniyetsizler mikroplar demiş. Yine de evin her köşesine fare zehrini dağıtıp her sabah kürek kürek toplayıp atmış. Adı Fare Katiline çıkmış
Hollanda da...
Patates bana hele düzgünse bir sürü şey anımsatır. Bazan kadınların göğüslerine bazan da popolorına benzetirim. Mubarek patates gibi, gibi laflar ederim. Yok eğri büğrüyse vurdumduymaz olur dönüp bakmam yahu bunlar hormonlu derim. İştahım kapanır. Gerçi bu yönde vukuatım çoktur evelallah. Eyvallah. Kasaptan da tavuk alırken tavuğun butları hoşuma gitmişti de, mahalle kasabımız Hüso Dayı "cık cık" yapmıştı.
Ah patates vah patates sen bizim en kıral aşımızdın ya kilon pahalı olduğu için çuval çuval alamasakta yine de manav Remzi'ye ver bakalım şurdan beş kilo diyebiliyoruz. Bu patesi en güzel bizim emlakçı Uğur veleti yapar. Bir sabah dükkanının önünden geçerken baktım bahçe de sofra hazırlanmış, bıçkın ve sapına kadar delikanlı olan oğlu Recai vay Necmi dayı hele gel soframıza buyur dedi. Yok lan karnım tok filan dedim ama bahçe keyfi yapmayalı da çok olmuştu hani.
Ne var kahvaltı dedim. Babam gelir dayı sen hele geç şu baş köşeye deyince babası Uğur da
bahçeye çıkan kapı da ellerinde orta boy bir tencereyle geldi. Vay kardeşim hoş gelmişsen dedi.
Hoşbulmuşah dedim ben de. Sebze sandıklarından oluşmuş masaya tencereyi koydu. Kapağını
açtı. Yahu Allahım nasıl bir nimettir bu patates. Biraz kuyruk yağı biraz kıyma ve sivri biberle domatesin hası da içinde. Ekmekleri kürekledik yani. Dört kişi sabah sabah altı ekmek yedik.
Bir zamanlar Avrupa Yakası Avrupa Avrupa hastaları vardı. Dün Yunanlıları patates kuyruğunda çuval çuval patates alırken gördüm de üzüldüm valla. Bu Avrupalılar gururlu insanlardı anlamadım o kuyruğu ne olduysa olmuş. Etme bulma dünyası. Düşene tekme vurmak olmaz canım.
Öte yandan canları da yanıyor tabii tüm Avrupa Kıt'asının. Bu güne kadar son derece gelir düzeyleri yüksek yaşadılar. Rahatlık dersen var. Eğlence dersen var. Sevişme dersen var. Sinema tiyatro dersen var, var da var...Şimdi kirize girdiler. Bunalıma düşüverdiler. Tüm hırçınlıkları bundandır. Gerçi Yunanlı komşularımıza yöneticileri demişlerdir; canım Türkiye'yi örnek alın. Bakın hep şükür ede ede hiç şikayet ediyorlar mı? Patates yiyelim. Var mı patates gibisi?
Japonları sevmem. İntihar etsinler. Çinlileri de sevmem. Onlarda intihar etsinler. Hep onların yüzünden başımıza gelen felaketler Allah Allah...Piyasanın mikroplarına ölüm mü desek napsak
şimdi bilemedim.
Avrupa sevdalılarına selam ederim...
Sizce bu yazı mizah olmalı mı? Yani mizah şeklinde mi yazmaya çalıştınız? Çok üzgünüm ama aşağıdaki paragraf yakışmadı, bu yazının girişine bakın, gelişmesine bakın bir de sonucuna ... Avrupa dediniz, asyadan çıktınız... Ne diyeyim... Ve yazınızı tekrar chek etmenizi isteyeceğim...
"Patates bana hele düzgünse bir sürü şey anımsatır. Bazan kadınların göğüslerine bazan da popolorına benzetirim. Mubarek patates gibi, gibi laflar ederim. Yok eğri büğrüyse vurdumduymaz olur dönüp bakmam yahu bunlar hormonlu derim. İştahım kapanır. Gerçi bu yönde vukuatım çoktur evelallah. Eyvallah. Kasaptan da tavuk alırken tavuğun butları hoşuma gitmişti de, mahalle kasabımız Hüso Dayı "cık cık" yapmıştı."
Hemde yazım yanlışlarınıza da baksanız iyi olur. Kıral öyle yazılmaz, kral diye yazılır...
Saygılar...
Yorumuma karşı olan olumlu tutumunuza teşekkür ederim, gerekli düzeltmeleri ya da söylediklerime karşı gerekli açıklamayı ne güzel yapmışsınız...
" Vurdumduymaz olabilmenin sırrı nedir?" En azından bunu açıklayabilir misiniz? Ben pek beceremiyorum da...
Saygılar...