Paylaşımda Karşılıklılık İlkesi
Sanatsal paylaşımlarda geçerli olan ilişkilerin temelinde, illâ ki önemli bir bağ kurmak isteriz; böylesi bağların varlığı yoluyla da önceliklerimizi belirler, zaman ayırma şansına sahip olabiliriz. Oysa bu paylaşımların dosdoğru yapılmasını önleyen de aynı gerekçedir; dostluk. Çünkü dost, paylaşım yaptığı kişinin sanatı yerine; yaşamdaki diğer çıkarlarını, benliğini korumayı şiar edinmiştir. Aslında bu hedef şaşması olmasaydı; dostluğun temelinde bulunan karşılıklılık ilkesi; iletişim gücünü rezonansa getiren, pekiştiren bir tetikleyiciye dönebilirdi.
İlk olarak incelenmesi gereken, kavramlar dostluk, sanatsal paylaşım, karşılıklılık ilkesi olabilirdi konuyu irdelemek için.
?Dost' Kimdir?
'Sevincimi paylaştığımda onu çoğaltan,sıkıntılarımı anlattığımda onların ağırlığını benimle birlikte yüklenendir dost. Ağlamak istediğimde yaslandığım omuz, eliyle gözyaşımı silendir. Gözlerinin içine sımsıcak bakıp aldırma bunlar hayatın cilvesi diyerek duyduğu acıyı kendi içine atıp seni avutma telaşına düşendir dost. Tüm zamanının dolu olmasına rağmen seninle bir bardak çaya zaman ayıran bundan zevk alandır. Belki defalarca anlatmışsındır aynı fıkrayı yada hikayeyi, yine de seni kırmayıp dinleyen seninle gülendir dost. Seni kırmayan ancak yeri geldiğinde seni incitmeden gerçekleri ortaya koyup senin canının yanmasına engel olmaya çalışandır. Çıkarsızdır, yanında olmaktan menfaat sağlamayı düşünmez. Karşılıksızdır, ne verdiklerinin hesabını tutar ne de bir gün bunları yaptım diyerek yüzüne vurmayandır. Günler konuşmadan görüşmeden geçsede, uzaklığını hissetmediğin yanında bulacağına inandığındır dost. Dostluk yeri geldiğinde gül uğruna dikeni tutmaktır.' (http://www.anakonu. com/dostluk-nedir/)
?Dostluk' Nedir?
'Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur dostluk. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. Dostluklarda zamanın önemi olmamalı, başın ne zaman sıkışırsa sıkışsın, koşabilmeli, kapısını çaldığında gözlerindeki o bakışı anlayabilmeli. İhtiyaç duyduğunda omuzlarına yaslanabilmeli, kardeş olabilmeyi yazmalı düşüncelerine insan. En gizli sırlarını bile verebilmeli, övüldüğünde değil, yuhalandığında durup koluna girebilmeli sana senden çok güvenen bir sırdaş olmalı. Göz bebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Dostluklar hiçbir menfaate dayanılmadan sadece bir sevgi üzerine kurulursa daha kalıcı olur. Aksi taktirde ellerimize aldığımız kum taneleri gibi parmaklarımızın arasından farkında olmadan kayıp gider. (http://www.yenimakale.com/dostluk-nedir.html)
?Sanatsal Paylaşım' Nedir?
Thomas Munro'ya göre; 'sanat, doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacıyla dürtüler yaratma becerisidir.' Sanal Paylaşım / Sanal iletişim; elimizde mevcut bilgileri, resimleri, makaleleri, yazıları, figürleri, belgeleri ya da buna benzer şeyleri, dahası deneyimleri ve desr alınacak örnek olayları diğer kullanıcılara bildirmek ve bilgileri karşılıklı / interaktif olmasını sağlamaktır.' Sanatsal faaliyetlerle ilgili haberler, icra tekniği gibi birçok bilgi ve belgeler, günümüzde sanal yolla paylaşılmakta, 'verimli bir sanat ortamı için; profesyonel sanatçıları, amatörleri ve sanat dostlarını buluşturan, birlikte sanatsal paylaşım, etkileşim-gelişim olanakları sunan, serbest bir kültür organı olarak hizmet veren' WEB siteleri işletilmektedir. Aslında 'daha üretken bir sanat yaşamı için; amatörler, sanatçı öğrenciler ve yetişmiş genç sanatçılara yönelik olarak; birlikte sanat yapacakları, sahne paylaşacakları, ortak sanatsal tasarımlar üretecekleri, amatör / yarı profesyonel ve profesyonel sanat topluluklarını sanal ortamda ortak temelde buluşturmak, sıkça karşılaşılan bir yol olmaya başlamıştır.
Karşılıklılık İlkesi; (Mütekabiliyet) Nedir?
'Başkaları tarafından sevilmek ve mutlu olmak istiyorsanız 'karşılıklılık' ilkesine azami dikkat göstermeniz gerekir. Bazı insanların ne aldım / ne verdim hesabında ölçüyü kaçırdıkları da bir başka gerçektir. Sakın bana 'Ben iyilik yaparken asla karşılık beklemem' demeyin; eğer deli değilseniz (ve karşınızdakinin ekonomik durumunun iyi olduğunu biliyorsanız) bir, iki tamam ama üçüncüde herkes gibi siz de yaptığınız iyiliğe denk bir karşılık beklersiniz. Konfüçyüs'ten 'İnsanın bütün hayatı için reçete olarak kullanabileceği tek bir kelime söylemesini' istediklerinde uzun uzun düşünmüş ve 'karşılıklılık' cevabını vermiştir. Dikkatli düşünürseniz huzursuzlukların çoğunun sizin veya muhatabınızın 'karşılıklılık' ilkesine uymaması nedeniyle çıktığını fark edersiniz. Ya siz beklediğinizi alamamışsınızdır ya da muhatabınız beklediğini alamamıştır.' Karşılıklılık ilkesine en iyi örnek, yarasaların durumudur: 'yarasalar, gündüz mağaralarda saklanıp geceleri kan emerek yaşarlar. Tüm yarasalar kan emmekte aynı derecede başarılı değildir. Örneğin iki yaşından küçük yarasaların üçte biri gece avdan aç dönerler. Üç gün beslenemeyen yarasa açlıktan ölüm tehlikesiyle yüz yüze kalır. Karşılıklı yardımlaşma yeteneği gelişmiş olan yarasalar hayatları tehlikeye girdiğinde en yakın arkadaşlarından besin/kan alırlar. Diyelim 718 numaralı yarasa aç kaldı ve 512'den kan aldı, bir ay sonra 512 aç kaldığında herhangi bir yarasadan değil daha önce kan verdiği 718'den kan ister. Bu toplumsal dayanışma sayesindedir ki kısa süreli açlıklar yarasa toplumu için tehlike olmaktan çıkar, birlikte kardeş kardeş yaşarlar.' (Dr. Murat Kınıkoğlu).
Kavramlar çoğu kez, doğru olanı, erdemli yapılanı, yani olması gerekeni tanımlar; uygulamada ise tüm bunlar yoldan saptırılır, başka başka işlevlere sahip oluverir. Sizin, hatanızı ayıklaması gereken, böylece elini taşın altına koyabilen, gelişmenizi önleyen engelleri ortadan kaldıran bir dosta ihtiyacınız varken; çevrenizdeki yapay dostluklar, paylaşımlar / iletişim ne kadar fayda sağlayacaktır? Karşılıklı yapay /sahte yorumlar yerine, karşılıklı dost uyarılarını şiar edinen dostluklar daha iyi değil midir? Karşılıklılık ilkesini gerçek dostlukla icra etmek, hiç etik dışı bir taraf içerir mi? Karşılıklı sevgiden utanmadığımız gibi; bir erdemin kendini klonlaması, giderek tek hücreliler gibi çoğalması ve evreni işgâl etmesi, kadar da doğaldır!
Yani karşılıklılık ilkesi; karşısındakini yücelten davranış olduğu sürece, erdemdir, yerinde bir davranıştır; bu, karşısındakini de erdemle geri bildirime zorlayacaktır. Böylesi bir vefâ ise, dostlar başına! Yani dostunun ?reyting' çıkarına değil de, sanatsal gelişmeye ilişkin çıkarına hizmet; dost siteler başına! Böylece her yorum, bir sonrakini motive edecek, dostluk rezonansının önlenemez biçimde artmasına vesile olacaktır.
Oysa bildiğimiz üzere, giderek yapaylaşanlarda ise, kişisel çıkarını düşünen birkaç kişi yüzünden, domino taşları gibi yıkılıp giden paylaşım portalları vardır; orada artan tek şey; 'entropi'dir. ?Bozunum'; kargaşa ortamı, sanat ilkelerinin, sanat dışı çıkar ilişkilerine dönüştüğü mekânlardaki kimyasal bir tepkime gibidir.
Sanatsal paylaşım yapan her birey, kendi birikimine göre anlam katacak ve yorumlama kalitesi sergileyecektir. Öte yandan herkes, vefâ borcunu öderken, aynı zamanda şiirinin düzeyi ile ilgili bir iki değerlendirme yapacaktır; eğer yapmazlar ise, gerçek dostumuz dediğimiz bu paylaşımcıya nasıl yardım edebiliriz? Yapaylığı yeterince açıklamak çok zor; düzeysiz paylaşımla geri dönüşün, hiçbir fayda sağlamadığına eşdeğer bir durumdur bu. Birşeyleri değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği inancıyla, olduğu kadar icabet ederek yetiniyoruz; böylesi iletişimin, sanata, dahası kendimize de hiçbirşey kazandırmayacağını biliyoruz, bunu gözden kaçırmamalıyız hiç. Oysa yazılarımızın altına gelecek yorumlar, sadece katılımcıların sayısının arttığını, aynı düşünenlerin artık bir ses verdiğini gösterir. Aslında ses vermeseler de, her birimizin dilediği bir davranıştır, gerçek dostun doğru sözü; şiirde daha ileriye gitmek isteriz, ama kimse gidemez böylesi kümelerde; çünkü çemberi korumak onlar için yeterlidir; gerçekten okunduklarını zannederler, oysa kapalı bir döngüde kalıp açılamazlar yeni ufuklara.
Paylaşımdaki karşılıklılık ilkesine ilişkin ortak kaygıları dillendirirken, bu konuyu destekleyenlerin, geri dönenlerin çoğalması için, bundan daha fazlasını yapmak için çaba gösterilmesi gerekli, 'fazlasıyla' emek verilmesi zorunludur. Böylesi konuların, daha geniş kümelerde tartışılması şansı zorlanmalıdır.
Selamla.
Öncelikle, bu güzel yazısı için sayın Tiyakioğlu'nu kutlarım.
Ben şahsen, şiirlerime yapılan yorumların çokluğuyla değil, yorumların kalitesiyle ilgileniyorum. Az olsun, öz olsun. Hatta olumsuz eleştirileri de bekliyorum ki, kendimi daha çok geliştirebileyim. Ama nedense, kimse olumsuz eleştirilmek istemiyor. Onun için de çoğu arkadaşlarımız şiirlerinde ilerleme kaydedemiyor. Ben derim ki: bırakalım herkes cesurca şiirlerimize yorum yazsın. Kızmayalım ve sevinelim.
Sayın Tiryakioğlu bu güzel ve uyarıcı yazınızı bizimle paylaştığınız için, teşekkür ederim.
merhaba şair ve yazar dostum, 👍
teşekkürler geri dönüşünüze
elbette ki yorumlar, neredeyse şair sayısınca başka başka açılara sahip olan bir yaklaşım biçimine sahiptir. her kişinin başka bir yorum tekniği, bakışı, yahut reddedişi vardır. bazen bu, gruplaşmış veya çemberleşik gruplarca, bazen de özgür beyinlerce üretilen sayısız fikir dağarcığı olarak gözlenir.
ancak yorumlar, kişinin içine, beynine yönelen oklara benzetildiğinde; hiç kimsenin nişan tahtası olmak istemeyeceği kolaylıkla tahmin edilebilir. şiirine yapılan yorumları, ürettiği, canını dişine taktığı şairlik emeğine yapılmış sayar çünkü. sanattan muaf olduğu söylenen şiirinin, üvey evlat muamelesi gördüğünü söyler; oysa onların, terbiye edilmesi; geliştirilmesi gerektiğini unutur. kendisini eleştirebilenlerse, bir zaman sonra çocuğun olgunlaşıp, kendine baktığını; şairliğinin buna bağlı olduğunu görüverirler.
yazılıp bırakılanı, asla kendimize ait bir ürün olarak görmemeliyiz artık.. çünkü o, başkaları için yazılmıştır; her ne kadar kendi sevgilimize söylemiş isek de; başkalarının kendi sevgilileri için bir şeyler hissetmelerini sağlamak adına yazılmışlardır.
bu kadar zaman içinde, hep bunları yazdık. selamla.