Pazarlama Yöntemleri
İnsan ilişkilerinin yıllardır savsaklandığı bir ortamda kurban olmak felaket esaretliliğimizin boyutlarını da düşüncesizce bilinçsizce attığımız her adımımızda her sözümüzde felaketleri de birlikte getirir masamıza bırakır ve der ki; alın başınızın umarına bakın.
Tüketim denen çarkın içinde durmadan dönen bizler, çarkın dışındakiler içinse, anlamımız kesinkes yolunacak kazızdır ve yolunuruzda. Bu biz insanlar için artık ölüm fermanımızı imzaladığımızın resmi belgesi olarak zavallı kısa ömrümüzün günahlarımızla sevaplarımızla dolu, müzemizin raflarına kaldırılmasının tarihi belgeleri olarak nesillere ispatlanmış aptal yaşantımız kalır.
Yer yüzünde utanç içinde yaşaması gereken bizleriz. Asla çarkın dışında kalanlar değil. Çok basit;
aptallar olmasaydı pazarlamacılara asla yer kalmazdı.
Bakalım çarkın dışında kalanlara biz aptallara neler pazarladıklarına.
Ölüm pazarlıyorlar. Böylelikle biz aptallar bu mutlu azınlığın sunduğu albenili silahlarla birbirimizi öldürdüğümüz yetmezmiş gibi üstüna üstlük ölülerimize işiyoruzda. Sonuçta bunlara Şeytan
yakıştırması yapıyoruz.
Geçim sıkıntısı pazarlıyorlar. Kazanacağımız paramızın hesabını kuruşu kuruşuna tutuyorlar. Böylelikle kalitesiziliğin kurbanı olduğumuz yetmiyormuş gibi cinnet geçirip birbirimizi delik deşik ediyoruz. Ekmeğimize kan bulaşıyor. Faizlerin içinde boğulup sahte Cennetlerde aldığımız evlerde bindiğimiz arabalarda yaşadığımızın gerçeğine ulaşamıyoruz. Eroinmanlardan daha aşağılık olduğumuzun ayrımında değiliz.
Anneler gününü pazarlıyorlar babalar gününü pazarlıyorlar sevgililer gününü pazarlıyorlar bayramları
pazarlıyorlar Çarkın Dışındakiler...
Çarkın dışındakiler zeki ötesiler. Tarihimizi pazarlıyorlar. Gençliğimizi yok ediyorlar. Uzun süre iktidarda kalanlar diktanın tutsağı oluyorlar. Dikta kararları alıyorlar. Geçmiş gelecek ne varsa yok edip sadece kendi bildiklerini dayatmaya başlıyorlar.
Askeri yönetimin bir diğer şeklini pazarlıyorlar. Adına da Demokrasi Gereği diyorlar...
Haberiniz var mdır yok mudur bilmem;
Artık Allah'da Pazarlanıyor. Bilesiniz diye söyledim...
Yazı yazmanın asıl maksadı da işte bu güzel yazının hikmeti sırrındadır. Yoksa görmese göz, duymasa his, işitmese kulak, elleşip bulaşmasa tozuna toprağına hemen ayaklarının altında serili duran hayata ve dünyaya insan... İnsan insana hem- hal olmasa hal ve gidişlerinden ya da gidemeyişin sualine sebebine necisin..? Diye soran tavır ve duruşlarda bulunamasa...Kendini ceset ceset sürükleyen boş et yığınından başka neyi ifade ederdi ki eli ayağı düzgün adam-kadın olmalar ? Veanlamı olurdu langur lungur durmaksızın bütün buralı bir dünyayı ıskalayıp köstebek huylusu yerin dibinde, kağıda kan kusturan kalemşörlülüğün en şahane cinsinden üç maymuncuk romantik yazar çizerliliği. Hiç mi Hiç..! Sevgili Dost, dyuyan yüreğinize, eli titremeden yazan kaleminize ve birlikteliğimize sunduğunuz paylaşıma sonsuz teşekkürlerimle.