Pencere
çünkü biliyorum ki bu karanlığın enkazında bir parça mavi ve özgürlük var. Eğer özgürlük olmasaydı tutsaklık doğar mıydı?
Ama o karanlığı aydınlatacak bir umut ya da bir el bekliyoruz. Karanlığın içinde olmamıza rağmen bazen gökyüzüdür zihnimiz. Belli etmesek bile bir yerden parçasını gösterir göz yaşlarımız. Bu yüzden maviye olan bir özlem var kalbimde. Ağladığım ve kimsesiz hissettiğim o karanlık duvarların arasında hep maviyi arar gözlerim. Bir pencerenin her şeyi belirlediği gerçeği bizi tutsak ya da özgür yapmaya yarar. Ama özgür hissetmek istediğimizde maviyi görmemiz yeterli olacaktır. Özgür olmakla özgür hissetmek arasında ancak pencere camı kadar belirsiz bir çizgi vardır. Bu çizgiyi aşılır kılmak ya da sağlam tutmak bize kalmıştır. Özgür kalmak istediğinde insan tüm engellerin olumsuzluklarını benimseyerek kararını alır. Özgür hissetmek istediğinde ise bunları kendisine yüklemesi gerekmez çünkü yalnızca öyle düşünmesi yeterli olacaktır.
Ben özgür kalmak istiyorum. Bir histen ve düşünceden fazla olsun istiyorum bu özgürlük. Ellerimin arasında bulmak istiyorum özgürlüğü, yanaklarımda,dudaklarımın birleştiği o noktada, sırtıma oturmuş bir yük gibi aniden istiyorum özgürlüğü.
Maviye sürülmek istiyorum. Rüzgara,ve denizin hırçın tenine. Toprağın ıslak ve soğuk yüzüne değdirmek istiyorum yaşlı elmacık kemiklerimi. Bekliyorum.