Perdelenmiş
Unutulmak koyuyorken insana bir de neden unutulduğunu anlayamadığında daha çok oturuyor bu duygu kalbine. Bakıyorsun, perdeleri değişmiş her yanını çiçek saran ve yosunları unutturan bir hayatı olmuş. Nevresimi değişmiş yaşamının; sen hâlâ aynı koyulukta kalmışsın. Çiçek döşenmiyor sevdana.
Gecenin tiryaki düzeni aynı tavana bakıyor, hoş kokusu var onun yaşamının; sabun sarmış her yanını. Mobilyasına kadar değiştirmiş yaşamını. Senin çekmecende hâlâ ayıp sevişin duruyor. Soruyorsun geceye; neden o gündüzde ben sendeyim diye. Gecenin de bir cevabı yok. İhtiyaç sahibi gibi hissediyorsun, yaşamına kelebeksiz uçuşlar konarken. “Hani ben de mutlu olacaktım, hani kuşlar ilk önce bende şarkı söyleyecekti?” diye sorarken yalnızlığa, halısında ayak izinin olmadığı unutuluşlar bıraktığını fark ediyorsun. “Onun halısında benim ayaklarımın izi yok ki yine onun stor perdelerinde gölgemin büyüsü kalsın” diyorsun. Rengi fark eder mi? Döşemiş işte her yanına mutluluğu ve gökkuşağından Ümit’ler ısmarlamış sakız hayatına.
Neyse, diyorsun. İşte, öyle her neyse. Unutulmak bana çıkan bir faldı zaten; kahvenin her telvesinde kendimi gördüğüm…
Evin, evim değil. Kalbin, evim değilken. Evin, kalbimin karınca yuvası değil; kalbinde bana bir iskemlen bile yokken. Hangi döşenmişliğin altında senin imzan varsa ben kalkayım o cennetten.
Bakıyorsun, mutlu. Kime bu sitem?
Guruldayan karnının işsizlik primini yatırıyor hayat, aşksızlık primini ödememişken. Gitsin diyorsun o zaman, zaten hiç senin olmamışken. Yatağı da güzelmiş, ne cennet beslemiştir yastığının pamuğunda, ne öyküsü olmuştur yorganının altında. Odasının görsel sensizliği savuruyor seni, hiç ait değilken ona. Gitsin diyorsun o zaman, zaten hiç onun olmamışken.
Kopçasında güzün koptuğu o her hüznün derin sohbetli kimsesizliği oluyor sevda. Kilometrelerce o varken kafanda. Bitsin diyorsun artık; bitsin. Seni bitiren o sevda.
Hayat aşkla güzelken işte böyle birdenbire ayrılığın hüzünleri çöküveriyor insanın hayatına ve omuzlarına... Yine mi başka bahara kaldı vuslat diye hayıflanıyorsun... Ama sevmekten yine de vaz geçmemeli... Hep umut vardır sevdadan yana, yoksa bile azıcık olmalı... Yine güzel bir yazı Dilara hanımdan kutluyorum içtenlikle...
Çok teşekkür ederim Ahmet Bey, var olun; hem özce, hem gönülce hem de her daim aramızda...