Pervane ve Yağmur
Evim çatı katında küçük, sevimli bir ev. Rüzgarın , yağmurun sesi çatıda ilginç seslere neden oluyor. Ruh halinizin durumuna uygun olarak yaşıyorsunuz bütün bu sesleri. Coşkuluysanız tıkırtılar farklı geliyor, hüzünlüyseniz farklı, bekliyorsanız farklı. Dün geceki yağmuru hangi ruh halimle dinlediğimi hatırlamıyorum. Sadece bütün gece dinmediğini biliyorum. Her gözümü açışımda tıkırtıları duydum . Belki de bu nedenledir mi bilemem ama, bu sabah, dinlediğim radyodaki bir şarkının sözlerinde geçen 'pervane' beni çok etkiledi.
Pervane = Aşk
Aşkın tarifi bu olsa gerek dedim. Ateş 'aşk', pervane 'aşık'.
Bilirsin aslında ateşin ne kadar yakıcı olduğunu, yaklaşırsan yanacağını, yok olacağını da bilirsin. Ama bilmek yetmez ki. Bile bile atarsın kendini o ateşe. Yanıp tutuşmak istersin ve bilirsin ki seni bir tek o ateşe girip yok olmak mutlu edecek. Kaç kişi olabilir o ateşe girmemek için kendisini engelleyen. Kaç kişi vardır, o ateşi görüp de içinde yok olmak istemeyen.
Yüreğimdeki yangıyla 'pervane böceği' öyle güzel örtüştü ki. Sanki yüreğimdeki yangıyı söndürmek için yağmıştı yağmur bütün gece. Ama yağmurun yağmasının faydası olmadığı gibi aksine yüreğimdeki her neyse daha da büyüyerek devam etti. Ben ise, yaşadığım bu yürek kavuran mutlulukla , 'pervane böceğine' duyduğum hayranlık arasında gidip geldim ...