PKK Ve Dağ Bayır Ova
Hayat, devam eden macera... Kimine sabah vakti son sabah, kimine akşama varacakken son akşam. Hayattan haberdar olmak için gözümüzü diktiğimiz, kulağımızı kabarttığımız medya, Saat başı son bulmuş taze canlardan acı haberler veriyor renkli ekranlarından.
Sonra işin uzmanları(!)çıkıyor başlıyor taze gevrek gevelemeye, çöyle biter,şöyle çözülür,şöyle çözüm bulunur...Masadan kolay ya sallamak,ondan olsa gerek,çözmek,çökertmek için fikir beyan etmek.
Kaçı gitmiştir Çukurca ya,kaçı Yüksekova ya; kaçı dağda,derede bir gece konaklama cesareti göstermiş ya da gösterebilir şu an? Futbol topuna ayağı değmemiş ukala gazeteciler gib yorum yapmaya benzer bunların yaptıkları da.
Ben lisedeyken vardı bu hemencecik çözülecek(!) bela; yaşlanıyorum devam ediyor hala.. Ne galibi oldu, ne de mağlubu o zamandan bu zamana.
Sürer de sürer bu kirli ve leş kokulu ellerin alçaklığı. Bir türlü bitmez bizim devlet yönetenlerin hamasetleri. Düştüğü yeri yakardı eskiden ateş, şimdi etrafı da yakar oldu ateşin kıvılcımları. Bu hainlikler başlarken ülke nüfusu sanırım şimdikinin yarısıydı. Adı"şaki"ydi, çoğulu eşkıya, sonra dan "peşmerge", yani önde giden erkek... Sonrasında bölücü, şimdilerde PKK militanı. Adını dahi koymakta 30 sene harcamışız! Adı mı lazım bize, adından korktuğumuz için kılıf bulmak, adını çarpıtmak, hafife almak mı? Hafife aldık ne yazık, ne yazık çok ağır yaradır artık ! Bir yazıda anlatmıştım: O bölgede lise öğrencim ile ders dışı bu konuyu tartışıyoruz," kopup, bağımsız devlet oldunuz, idare edecek başkanı, başbakanı nereden bulacaksınız? diye sormuştum. Verdiği cevap: Celal Talabani! 23 sene önce çocuğun kafasına yer etmiş gelecekle ilgili varsayımlar idealler vs.Celal Talabaniye köy ağası muamelesi, köyden şehire inmiş paçalı adam muamelesi yapıyor ve bunu ara sıra söylemekten çekinmiyorduk; adam şimdi devlet başkanı; rakibi de -biz kabul etmesek de fiilen-Kuzey Irak devlet başkanı. Bunları o gün o çocuklar biliyor ve konuşuyordu, bizim devlet büyükleri çapulcu, peşmerge, şaki diyordu. Ve hala adını koyamadık. Açılımdan önce, yatırım yapalım masalıyla kandık, kandırdık, açılım derken çok açıldık aç itlere rezil olacaktık az daha... !
Acemiliği yeni bitmiş (!) körpe çocuğa, "koş cepheye körpe can, yok senden babayiğidi öl hadi sağolsun geride kalanlar" demekle aynıdır reva görülen. En manidar ve dikkate şayan tarafı, her şey tam bitti bitecek ve konuşarak halledilecekken nedir bu kalleş haller...? Bir bilinmedik haldir bu; bir bilinmez muamma... Meclis açıldı, sallana sallana geldiler Ankara'ya bu beyler bayanlar...Hiç ayırt etmeden önüne gelene sayıyor adamlar en baba hakareti pervasız ve hayasız tonda.
Kan akıyor körpe bedenlerden, korku dolanıyor evlerde, köylerde, yolda... Oturduğun yer rahat ya, gerisi angarya! Ne ölüm biter bizde bu safdilli saf köylü kafası ile her cenaze sonrası" vatan, millet sakarya"...
"Bir oğlum gitti, bir tane daha olsa feda olsun vatana" diyen fa baba ve annelere de hatırlatmak gerek: Nişantaşı nda ve Levent te hiç yok bu anne ve babalar...Cenazeler hep kıraç topraklara,hep fukara yuvalarına nedense...Bu kirli ve anlaşılmaz oyunun içinde olan her el hain eldir.Boş arazilere dünyaca masrafla atıp dön bakalım bombaları...Bir de şöyle yan yana dizilmiş 50 hain ceseti göster de asıl bomba o zaman patlasın..
Meclistekini ensesinden tutan güç, nerdesin şimdi? Haydi tut! bırak tutmayı adamlar gelsin diye ne diller döktünüz ! Yanlış üstüne yanlış, gaf üstüne gaf! Olan masum gençlerin ve onlarla aynı dağ, dere, yol, tepe demeden canını ortaya koyan subaya, astsubaya, çavuşa, uzman çavuşa oluyor. Biz tankla,uçakla üç günde ne yaptık Allah aşkına?! Bir astsubay şehit,üç yaralı var ortada...Sahi hani bu kırk dokuz ceset nerde söylemek yerine gösterin yani...!
Herkesin bir hesabı olsa da en "Büyük"ün de hesabı vardır elbet, sabah ola hayrola...
Şehitler ölmez, vatan bölünmez sloganı değişti ülkede. GODAMANLAR ÖLMEZ, TOPRAKLAR DA GODAMANLAR ARASINDAN BAŞKA KİMSEYLE BÖLÜNMEZ. Çünkü askerler ölüyor, topraklar da hergün biraz daha godamanlar arasında bölünüyor. Gerçek olan sadece ateş düştüğü yeri yakar, sadece ölen evlatların analarının ciğeri yanar. Millet cenaze kaldırılırken alışılagelmiş sloganlar atar, â??'kahrolsun pkk, şehitler ölmez - vatan bölünmez'' falan filan. Cenazeden sonra artık o şehit sadece yakınlarını, aile efradını ilgilendirir. O vatan için değil, ailesi için şehittir artık... Ertesi gün geçer tv karşına, bugün -kuzey güney- yarın â?'fatmagül- diğergün -feriha- derken hayat devam eder, nasılsa hep bir yerde bir şölen, bir eğlence vardır. Toplum insanı alınan canların, dökülen kanların niçin döküldüğünden bihaber, yeniden yaşamaya devam eder, ta ki başka bir yuva yeni bir şehit haberiyle sarsılana kadar. Duyarlı toplum kalmadı, gitgide hainleşiyoruz, git gide sorumsuzlaşıyor, duygusuzlaşıyoruz. Olan garibanın çoçuğuna oluyor.
EY YERİN GÖĞÜN SAHİBİ GODAMANLAR size noluyor ki, sizin zenginliğiniz zirve yapmış, siz bu akşam ağzınızın tadı için endişelenirsiniz, ne yesek acaba, hangi tatlıyı üstüne lop etsek. Sadece şehit haberini aldığınız gün vah vah dersiniz, bugün üzülüp yas tutarsınız, yarın altınızdaki bilmem kaçbin dolarlık arabanızla tatillere çıkarsınız. Ya da paranıza güvenip askerden kaçırdığınız oğlunuzun nişanında göbek atarsınız. Çünkü sizler sadece kendi çıkarlarını düşünen riyakarlarsınız. Çünkü sizin evladınız askere gitmiyor Eşiniz gece dağ başında devriye gezerken sabaha kadar çocuğunuz başında uyumadan nöbet tutan ve sağ salim gelecek mi diye ölüp ölüp dirilen siz değilsiniz.. Elbette ki bu yiğitlerin, bu can parçalarının ölmelerine neden olan sorumsuz arsız vicdansızlara hesap sormazsınız. Gecenin kör karanlığında sizden gizli pazarlıklara rağmen ölüme giderken ardınızda kimleri bıraktığınızı düşünenler de siz değilsiniz, elbetteki duyarsız kalır, rahat uyku çekersiniz. Siz değilsiniz ki, gece uykusunda üstünü açmasın diye defalarca uyanıp gözünün içine baka baka büyüttüğü can parçasını tabutta gören. Şuan o 24 ev için gerçek olan budur.
Çoğunluğu gelir seviyesinin altında aile mensubu olan evlatlar teker teker gizli saklı anlaşmalar, pazarlıklar uğruna ölüyor.. Askerler ölürken, siz godamanlar misafir edildiğiniz köşklerde elinizde içki bardakları, lüks sofralarda pozlar verip, o anı ölümsüzleştiriyorsunuz Yazın yatlarda kumsallarda yan gelip yatan karılarınızın bikinili resimlerini ölümsüzleştiriyorusunuz. Kışın şöminelerin önünde romantik takılıyorsunuz, siz değilsiniz ki elektriksiz susuz evlerde oturan, siz değilsiniz ki hala tezekle ısınan gariban. Hiç arlanmanız, utanmanız da yok. Sesimiz çıkmıyorsa, gözümüz de görmüyor değil ya, tuzunuz kuruluğundan, yüzünüzün karalığını görüyoruz... Şehitlere sadece gariban aileler ağlıyor, sadece onlar şehit ailelerine destek oluyor, ülke insanının yarıdan fazlası dolandırıcılık, arsızlık, sahtekarlık, yaparak, devleti soyarak, tarikatlara cemaatlara karışarak hayatını garanti altına aldı. Sadece gariban ailelerinin çocukları askere gidiyor, garibanlar ölüyor, godamanların çocukları siz rahat uyuyun, nasılsa sizin yerinize de ölen gariban çocucuğu çok.
Teşekkürler, saygılar, duyarlı yürekler hep var olsun