Portreler/ Sızılı Ölümler Yatağı
Geçen geceydi.''insanın kendini ölüme yakın hissetmesi ne boktan, yaşamaya değer gösterilen onca şey varken''diye geçirdi aklından kadın aynaya gözleri saplanmış gibi bakarken.
Bu şehrin içine hapsettiği lanetli ruhları olmalı. Ya da benim bu içine sıkıştığım bedeni reddeden ruhum eski hayatında affedilmez bir günah işlemiş olmalı.
Yoksa her gece ölüme bir adım daha yaklaşan ayaklarımın, sabaha gözlerimi görmekten yoksun bırakan ağrıların başka bir açıklaması olamaz.
Bu mahiyetsiz yaz gününde,
ağlamayı unutmuş bir kız çocuğu evlat verdim doğmak bilmeyen anneme ve birazdan yine geçeceğim şehrin bir yakasından bir yakasına. Gözüme ilişen onca şehir manzarasına inat o yoksul adamları ve çocukları göreceğim ki böylesi kimsesizlik cihanda görülmemiş. İçim ağrıyacak. Çare olamamaktan, yanına ilişip anlıkta olsa bir mutluluk bahşedememekten, bitten yaraya dönmüş başlarını okşayamamaktan, hırpani elbiselerinin örtmeyi beceremediği o çelimsiz bedenlerinin hoyratlığına inat o zarif gülümsemelerini ölümsüzleştiremediğim için kahrolacağım.
Kendimi küçük bir tanrı mı ilan ettim yoksa?
Biliyorum, tüm hadsizliğimle kedilerden cinayet çıkardım, düşlerden mutsuzluk.
Bu hissettiklerim ve yazdıklarım yüzünden beni bir gün ateşe verecekler.
Dostluğundan aforoz edenler ne demek istediğimi anlayamadıkları için,
öngörülerinin sığlığı ve kahrolasıca egolarının altında ezilip kaldıkları için, ağızlarından salyaları aka aka beni lanetleyecekler.
Belkide hep isteyip de dokunamadıkları bedenimi tamamen ortadan kaldırmak için.bilmiyorlar,
ben ruhumun en karanlık odasında, kötürüm bir aşka bakıyorum.
.........
Geçen geceydi,işte yine o kabus...
Kan ter içinde kalıpta uyanamamak kadar kötü ne olabilir ki? lal bir dili kestim ucundan...
Etimi dilim dilim doğradıklarını görüyorum. görmek ne kelime, o uyku halinin tüm savunmasızlığıyla tenimi kesen çelik bıçağın acısını bedenimin her zerresinde hissediyorum. Etimin yırtılışını, önce fışkıran sonra usul usul sızıntıya dönen kanımın akışını, elimle tampon yaptıkça tuz dökülmüş gibi yanışını, her şeyi ama her şeyi hissediyorum. Defalarca, kan kustu şafağım, safra kustu kalemimin körelen ucu...
oysa;
kollarımı ve bacaklarımı kendim kestiğimde hissetmiyordum bu acıyı,
gerçekte hissetmediğim bir acıyı rüyamda zerrelerime kadar hissediyor oluşumun nasıl bir bilinçaltı oyunu olduğunu hala çözemedim. Çatal söylemlerin zehriyle bulansın zihni tek amacım.
hayata o yaşlarda duyduğum hınç mı köreltiyordu duygularımı?
yoksa ben yaşlandıkça gardımı düşürerek tamamen mi savunmasız kaldım?
Geçen geceydi...,evet evet geçen geceydi.... rahmimi duygusuzca dölleyen ademoğlunun vefasızlığını iliklerimde hissediyorum. Ayrılıklardan bir ucube doğurdum ufku kalabalık bir laf cambazına.
Yattığım yatakta kendimi sıkıyorum. Tüm kaslarımı, bir damla terin bile vücudumdan akmasına izin vermek istemezcesine sıkıyorum kendimi. Ant olsun bu sefer bu çocuğu doğurmayacağım.
Az sonra hadi be nasıl abartmışlar diyerek aymaz bir alaycılıkla izlediğim filmleri gölgede bırakacakmış gibi gıcırdayan kapının arkasında belirecek Azrailim. İki çıplak bir hamama yakışır söylemiyle
korkmayacağım,
karşı koymayacağım
bağırmayacak ve ağlamayacağım,
ben ademden olma havvadan doğma ayşe...
iki şiir bir aşka yakışır diye söylendim kendi suretime,
bu dünyanın tüm ağrılarını yere yıkıp
karnım yüklü
amel defterim karanlık
elimde kuru bir inancımla geldiğim toprağın karanlığına ulaşacağım.
iki ölüm bir kefene mahiyetinde.
......
Geçen geceydi.
Ağlamayı unutmuş bir kız çocuğu evlat verdim doğmak bilmeyen anneme.
ki böylesi kimsesizlik cihanda görülmemiş.
Ben ruhumun en karanlık odasında,
kötürüm bir aşka bakıyorum.
Geçen geceydi...
Ayrılıklardan bir ucube doğurdum ufku kalabalık bir laf cambazına.
Kedilerden cinayet çıkardım,
düşlerden mutsuzluk.
Geçen geceydi...
lal bir dili kestim ucundan
Çatal söylemlerin zehriyle bulansın zihni tek amacım.
Kan kustu şafağım
Safra kustu kalemimin körelen ucu
İki çıplak bir hamama yakışır söylemiyle
İki şiir bir aşka yakışır diye söylendim kendi suretime
İki ölüm bir kefene mahiyetinde.
Aylin... Portreler/sızılı ölümler yatağı
Haziran'2013 Antalya...