Pus Bakışlım Sus Yüreklim
Pus bakışlı, sus yürekli bir gece yine...
İğdiş edilmiş sözcüklerle dağlıyorum cümleleri...
Yalnızlıkla sırılsıklam olmuş,karanlıkla kurulanmış bir aydınlık vuruyor çehreme...
Göğsümde buz gibi bir nefes...Üşüyorum...
Yazmaya yelteniyorum aklımın bende kalan yanıyla...
Neyi, nasıl yazacağımı da bilmiyorum aslında ötelerde uyuyan sevgilim..
Sahi uyuyor musun ?
Derin bir uykuda unuttun mu beni ?
Hiç haber alamadığım günlerin ihanetine uğradım bugün de.... Ben yine sustum...
Portatif oturuyorum her yerde, feryat figan bir ağrı kuruluyor beynime.
Saatlerce direndiğim hüzün aniden bir sandalye çekip oturuveriyor yanıbaşıma...
Yine yalnızsın diyor.....
Susuyorum..
//Birden Tanrı kelamı gibi söylendi içim...
//Kimsin sen ?
//Bir kuzucuk muydun ezilmişliğini örtmeye çalışan,
//yoksa bir adam mı sahiden vurgun yemiş.
//Cevabı sen ver...
Ve kalktığımda yeniden başlıyorum yarım kalmışlığıma...
" Hadi " diyorum,
" Hadi be kadın , vur kendini kendi çaresizliğinle "...
Vuruyorum...
Bakıyorum şöyle bir hıçkırıkla sarsıldığımda gece şaha kalkmış üzerimde...
Zafer kazanmış bir komutan gibi...
Ve sen yoksun....
Küfürler gırla dökülüyor boğazımdan,
Dilimdeki zehir kendi cümlelerimden...
Hiç mi büyümeyeceğim ben?
Tam da sevda olmaya heveslenmişken
" Al işte bir Şeref / Siz dövünüyor göğsümde "...Dünkü sen...
Ve ben seninle bir kelimede doğarken bin cümlede ölmeyi öğreniyorum yeniden...
Sen ölmeyi bilirsin ...
Hani şu bedenini gömmeyi unuturlar ya her defasında , o türden ölmek işte...
Keşke uyusam ve gözlerimi eğdiğim karanlıktan sonsuza dek uzaklaşsam...
// Uyuyor musun sevgilim
Uyu..
Ben azabını çekmekteyim eksik yanlarımın
Ve en büyük eksikliğim sende kalan..//
Sahih tarafını ayıklasam ömrümden yine de bir tek sen kalırsın içimde...
Oysa sen o yanımda değilsin şimdi...
Hesaplaşma zamanı sanki ömürle...
Her gece içime düşen yalnızlığımın sen tarafını alıp avuçlarıma otururken,
Koklarken karanlığı genzime çeke çeke
Biraz da öfkeyle karışık küfürler savuruyorum gölgemden çekilişine.
Söylemedik söz, etmedik ihanet bırakmamışken zaman denen cellat,
Bilmem hangi dağın ardına saklanıp kaçma inadından ,sağıyorum çaresizlik denen müptelayı...
Anlıyor musun diye sormayacağım sana,
Doğrusu anlasaydın söze söz, cesarete cesaret katar, öfkeyi öfkeyle bileyleyip çıkardın karşıma....
Korktun...
Neden mi?
Yüreğinde biraz olsun kalmış 'benden' ve ' insanlığımdan'
Kendi içine yalnızlık sağıp, kabuğuna sığacak kadar korktun...
Oysa sen benim en sağlam kalemdin...
Bir fırtına çıktığında durur beni de korurdun...
Şimdi yıkıldın !
Hem de kendi üstüne...
Ben mi?
Sorma...
Çırılçıplağım........
Zifir gecelerde koşturuyorum tek bir ışığa...
Tuttum, tutacağım...
Derken kayıyor yerinden...
Hep neden sonra anlıyorum bir yıldız olduğunu...
Keşke dilek tutsaydım sen kayarken " yerinde kal " diye...
//Ah zifir karanlıktaki ışığım!
Hiçbir zaman tutamadığım, dokunamadığım...
Üstüme dökülmeyen aydınlık!
Sana bu gece de aç yatıyorum...//
Ben kuyudaki Yusuf'un kadını ,
Hani onun kadar şanslı olamayan Züleyha...
Geçmedi benim kuyumdan hiçbir kervan ...
Burada duruyorum şimdi...
Bir ağıt aralığı,
Birkaç son nefes,
Soğuk ve boğuk bir hayal aralığı.
Korkuyorum....
Meryem taşımadığı bir günahın cezasına ağlarken doğdu İsa ...
O Tanrı'dan olma üryan bir peygamberdi oysa ...
Ben taşıdığım hangi günahın sahibiyim?
Korkuyorum....
Sağır olduğumda duymaktan korkuyorum İsa'nın çığlığını.
Temizlemez lekeyi söz,
Aklamaz alınyazısını Tanrı...biliyorum..
Ve her baktığımda kendime,
Aynandan korkuyorum
Çünkü, büründüğün siyahtan daha ak gecenin siyahı
Gözlerini de es geç,
Onlar tükenmişliğimi görebilir yalan diyarında ancak ..
....
Gidiyormuşsun benim için...
Oysa hangi gitmek güzel ki?
Gitmek..zehirli bir sarmaşığa özgürlüğünü bırakmak kadar kalmaktır...
Kökü toprağa sarılmış bir ağacın terkedemediği orman kadar içimdesin...
Oysa adına gitmek diyorsun...
Attığın her adım bana vurulurken ,
Adına gitmek diyorsun...
Ruhundaki özgürlük bana kelepçeli oysa...Biliyorum...
Sen de biliyorsun ki,
Bende umut şafağa kadar büyür , şafakta içim de intihar eder...
Daha ne diyebilirim ki, alnındaki çizgiler kadar sahih adam,
Affına çaldım yalnızlığımı...
Affıma çaldım adamlığını...
*lethe*
(ikibinonikininüçyüzaltmışbeşgünündenherhangibirgün)
Öyle görünüyor ki iyi bir şairden sonra iyi de bir denemecinin ve denemin de ayak sesleri bunlar...👍
Daha nice güzel paylaşımlara diyelim...
👧 😏
teşekkür ederim Ahmet Bey
sevgi ve saygılarımla
Kalem ne kadar çok yakışıyor elinize...
Her türde...
Aşk ve yalnızlık, beraberinde de acı; ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi!
Bağımlılık yapacak bir kalemle daha karşılaşmanın sevinci içindeyim.
Tebrik ederim Demet Hanım.
Harikasınız...
👍ud83cudfbb👍
👑
🙂
anladım ben onu :)
çok teşekkür ederim Seda Hanım.
harika olan sizin yüreğinizdir.
sevgimle.
soluksuz kaldım ne güzel bir tarz ve anlatım ki acemiliğimi gördüm ustam kelamının karşısında kutlarım