Radyo Günlerinde
Yıllar geçinçe çok güzel bir anınızı anımsadığınızda, artık o anının tüm güzelliğine hoşluğuna rağmen içinizi taa derinden acıttığını duyumsarsınız.
Çünkü, o güzellikler çok uzakta kalmışlardır ve çoğu zaman sizinle o anıyı paylaşanlar artık bu dünyalı bile değillerdir. Ne yazık ki!
Belki de benim gibi pekçok insan eski fotoğraflara bile bakamaz, onlardan olabildiğince uzak durur hale gelmişlerdir.
Ama, bazen bu anılar sizi olmadık bir yerde apansız, hazırlıksız yakalayabilirler. Kaçmaya fırsatınız olmayabilir.
Geçenlerde "Mungo Jerry'"nin, "In The Summertime" adlı şarkısının beni ruhumdan yakalaması gibi, örneğin.
Yıllar önce ailemle pazar günleri deniz kenarına piknik yapmaya giderken, rahmetli babamın kullandığı arabamızın radyosundan yükselen, içinde bulunduğumuz ortamın şartlarına cuk diye oturan bu harika neşe dolu şarkıyı unutmam olası mı?
Ne güzel günlerdi onlar.
Tam anlamıyla gerçek radyo günleri.
O zamanlar henüz yazlıklarla dolmamış, kirlenmemiş masmavi koylara gider, akşama kadar denize girip, piknik yapardık. kızarmış köfte, patatesler, dolmalar, sarmalar, bazen mangalda ızgaralar, börekler, station arabamızın arkasına konan buzluktan çıkarılan, başta karpuz olmak üzere çeşit, çeşit meyveler, içecekler.
Piknik türpünde tiryakiler için demlenen mis kokulu çaylar.
Öyle nes kafeler filan daha içecekler arasında baş köşeyi işgal etmemiş.
Cır, cır böceklerinin(ağustos böcekleri) eşliğinde radyolardan yükselen, birbirine karışan her sözü anlam taşıyan, şimdiki uyduruk şarkılara bin basan güzellikte şarkılar.
Bazen, bu gezilere arabalarıyla konvoy halinde eşlik eden, akrabalar ve eski dostlar. böyle durumlarda birlikte gerçekleşen aktivitelerle pazar günleri daha da güzelleşir, neşelenirdi.
Biz çocuk halimizle, akşama kadar, bol, bol denize girer. güneşten pancar gibi kızarmış, yorgunluktan bitap düşmüş halimizle, yarı baygın halde eve dönerdik.
Derimizi kaşındıran tuzdan arınmak için, zoraki bir duş alır, akşam yemeğini yiyemeden, kız kardeşlerimle birlikte yatağa kendimizi zor atardık.
Bu arada yüzmeği de babamdan bu günü birlik yaz gezilerinde öğrendik.
Ne güzel günlerdi, onlar. Şimdi, öncelikle babamı anımsattıklarından acı verir oldular.
Ahh, ahh! görüyor musunuz? Bir şarkı beni nerelere götürdü.
Öneririm, siz de benim için dinleyin bu parçayı gençler. Eminim çok seveceksiniz.