Sabahlamak

Ay ışığında sabahlamaktı tek emelim.. Kimseye küstüğümden ya da yalnızlıkla aramı sıcak tutmak arzusundan başka bir şeydi bu... İçimden geliyordu.. ıslanan kirpiklerimi arada bir silerek, kimseye gözükmeden.. Belki de bir ağaç gölgesinde kalarak.. Unutarak bütün hüzünleri.. sabaha yaklaşan zaman dilimini beklemeden...

Artık aşık olmak da yok.. gerekli de değil zaten... Sevenler sadece kardeşi olarak sevsin, başka türlüsü bize gerekmez ya.. Yoksa aksini düşünmek karşımdakine ihanet mi diye düşünmekten kurtulmak gayesiyle... bu gece de sabahlamak istiyorum.. Yarı üşüyerek, bir de aslında içmediğim sigaranın dumanını rüzgara savurarak dumanlamak... Yine mi çok şey istediğimi yüzüme vuracaksınız.. artık bunu kabul edemem arkadaş.. insan arkadaşlarına da aşık olabilir.. bundan dolayı kınanmak, itilmek, hor görülmek de zannımca fazlasıyla insafsızlıktır.

Evet; ne diyordum; sabahlamak...soğuyan havayı ciğerlerime çekerek, üşüyen ayaklarıma çorap giyme kaygısına kapılmadan.. Ya da üzüntüden yemeyi unuttuğum yemekleri aklımdan çıkararak sabahlamak...Yok be .. diyorum da yapamıyorum. Sürekli, onun nerelerde olabileceğini, saçlarını nerede savurduğunu, sevildiğini bilmeden bilmem kimlerin yanında doyasıya gülerek vakit geçirdiğini düşünüyorum. Kıskandığımdan değil.. mutlu olmasını tabii ki arzu ediyorum.

Lakin yanımda olmasını daha çok istediğimi itiraf etmekten kendimi suçlu görmüyorum.. Belki artık eskisi kadar acılarla kıvranmıyorum, sevdiğimi düşünerek... Ama yine de aklımın bir köşesinde sürekli hislerimi meşgul ediyor.. Bilmesini isterim ki, bundan böyle bir şeyleri hedeflemekten, onlara ulaşmak için koşmaktan da vazgeçtim.. Yaşama gayem, sadece yaşamak zorunda olduğumdan, yaşamımı kendi elimle sonlandırmamın bana verilmiş bir hak olmadığındandır.

Bir de, hayatın sonlu olmasına seviniyorum, bu belki kıskançlık ya da bencillik şeklinde anlam bulabilir ama, bundan şikayetçi değilim. Benim sevdiğimin başkalarıyla olmasını, sadece sonlu olan bir dünya için katlanılabilir olarak görüyorum.. Zaten artık resmen arkadaş da değiliz.. bütün bağlarımı koparmanın ilk adımı olarak, sayfamdan uzaklaştırmayı gerekli gördüm.. Lakin, seviyor görünüp de yüzünüze bunun bir yansıması olarak doyasıya gülenlerin, sizi sadece samimi bir arkadaş olarak gördüklerini öğrenmek, gerçekten insanı çökertiyor.

Böyle dertli aşk sahnelerini yaşamamın bana tek faydası, Türkçeyi daha iyi öğrenip güzel yazı yazma anlamında gelişmem olmuş olabilir. Ki, bu da bir gururdur. İçinde kibir de var ama, ne yapayım.. o kadar da olsun değil mi... Gördünüz ya, yine geceden bahsedemedim.. ne zaman bu konulara girmeye niyetlensem, gecenin karanlığı, beni, aşkın karamsar sularında boğulmaktan kurtulma çabasında olan birinin haline taşıyor.

Affedin, bunu dilemeye hakkım olmasa da... 22:23 02/02/2011

21 Nisan 2012 2-3 dakika 38 denemesi var.
Yorumlar