Saçmalamak Üzerine
Bazı şiir ve yazıları okuduktan sonra saçmalamanın da bir zeka ürünü olabileceğini düşünmeye başladım. Saçmalamak için fazla miktarda veri olması gerekir öyle değil mi? Eğer zihnimizde bildiğimiz sadece bir bilgi olsaydı ve o bilgi üzerinde konuşsaydık, tabii ki o veri de günlük yaşamda herkes için geçerli bir bilgi olsaydı o zaman hiç yanlışsız konuşabilirdik belki de... Belki diyorum çünkü ünlü bir düşünürün de belirttiği gibi 'hiçbir bilgi içinde tutulduğu kabın niteliğinden etkilenmeyecek kadar zorlu değildir'. Bu ne demek ? O zihin kirli ise içinde yer alan bilgi de kirlenebilir.
Gelelim asıl konumuza; çok verilerle dolu bir insan düşünürken yanlış işlem yapılmış bir problem gibi bizi farklı ama doğru olmayan sonuçlara götürür ki bu da eğer karşımızdaki doğal bir zekaya sahip biri ise ''saçmaladın'' sözüyle tanımlanmamıza sebep olur, bilgili biri ise ''yanlış çözdün'' diyebilir, yok bilgili değil ise kişi hayretler içinde kalabilir ve bizleri ''ne de güzel düşünüyor'' diye düşündürtebilir.
Pek çok insanın başkasını akıllı ve/veya zeki bulması bununla ilgili değil de nedir?
Öyle saçmalamaya başlayabilir ki insan ''deli'', ''mecnun'' dediğimiz kavramlar ortaya çıkar. Çünkü böylesi insanlar, normal bir insan gibi sonuç çıkaramamaktadır. Elbette bir düşünüş vardır ancak sonuç, yukarıda da bahsettiğimiz ''problem örneği'' gibi yanlıştır.
Bazı yönleriyle iyi bir benzetme olmamasına rağmen bir misalle devam etmek istiyorum; Mecnun'a sormuşlar; ''Senin günlerce düşündüğün bu, kara, kuru kız mı ?'' demişler. O da siz onu benim gözümle görmediniz ki ? demiş. Diğerlerine göre Mecnun saçmalıyordur, delidir. Ancak Mecnun, o kadar gönlünün sözünü dinlemektedir ki kendini yanlışsız görür ve saçmalasa dahi doğru yaptığını düşünür. Boşuna dememişler ''Aşk başa gelince akıl seyahate çıkarmış'' Şu durumda sevgi bir akıl işi olmaktan çıkmış, gönlün işi olmuştur.
Her insan her zaman maalesef akıllı olamayabiliyor, akıllı davranamayabiliyor. Ünlü bir düşünür diyor ki; ''Talih bize en güzel şeyleri verse de maalesef ancak en akıllılarımız bunun tadına varabilir, gerçek akıl, bir şeye sahip olmak değil, onun tadına varmaktır.''
Her zaman akıllı davranamayabiliriz... Çünkü hayatta ''yalan'' diye bir şey de var. 2+2 = 5 ! işlemini kafadan atan bir öğrenci yanlış yapıyordur. Bunu kestirmek mümkündür. Ancak kasıtlı yanlış söyleyenlere ne demeli ?
Dünyada aynı zeka bölümüne sahip olmayan insanlar vardır. Elbette bu bir çeşitliliktir. Zihin ne kadar çeşitliyse o kadar daha güzel ancak elbette karmaşık bir dünyada yaşamak mümkün... Tabii ki insanların ''iyi'' olması şartıyla.
Belki de okumuşsunuzdur. Bir yerde bir kişi ile ilgili bir dedikodu olur ve yayılır... Bu dedikoduyu çıkaran kişi yanıldığını anlar ve özür dilemek için o kişinin yanına gider... Hakkında dedikodu çıkarılan kişi, yalancıyı alır ve içi tüy dolu bir yastık da yanlarına alarak yüksek bir yere çıkarlar. Bilge kişi yalancıya tüm kuş tüyünü tepeden aşağıya atmasını söyler, yalancı da rüzgarın da yardımıyla atar... Daha sonra bilge, bu kuş tüylerini tek tek toplarsa onu affedebileceğini belirtir. Yalancı ne büyük bir hata yaptığını anlar ancak artık çok geçtir. İşte böyle; bir yalancının sonu ... Verdiğimiz örnekte kişi akıllı ise kendi iç hesaplaşmasını yapacak, değil ise saçmalamaya devam edecektir. Ancak Einstein da adeta -bumerang etkisi gibi- '' insanların dünyada her söylediği sözün yine kendisini bulacağı'' fikrinde olduğunu unutmamalıyız. Bir başka deyişle fazla saçmalamamalıyız. Fakat bunun da diğer insanlara da bağlı olduğunu unutmadan bilimden, bilimin verilerinden ayrılmamalıyız.
Teşekkürler... HEA
03.09.2014 SAAT: 16:21
Saçmalamak kişiye, zaman, zemine göre de değişebilir. İnsanın o an ki moral durumu da bunda etkilidir zaman zaman. Psikologlar ''Delilik ile dahilik arasında çok ince bir çizgi vardır.'' derler. Sonuçta saçmalamadan güzel bir yazı kaleme alınmış kutlarım ...👍
Sayın Hocam, çok teşekkür ederim, sağolun, varolun...😊