Sağolasın Prenses
Pelin Batu'yu çok seviyorum. Harikulade masum bir güzelliği var, kuğu kadar zarif, üstelik idealist ve akıllı. Ben ona kısaca Prenses diyorum.
Her cumartesi akşamı Habertürk'te yayınlanan Prensesin de katıldığı Tarihin Arka Odası Proğramını uykum gelinceye kadar seyrediyorum.
Dün akşam yayınlanan proğramın bir bölümünde nükleer enerjiye karşı, temiz enerjiyi savunan Prensesi, bu pis ve tehlikeli enerjiyi gerçekçilik adına üstelik alaycı bir uslupla, aptalca, savunan Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu haklı olarak çok kızdırdı.
Dolayısıyla Dünya'yı ve yaşamı gerçek anlamda seven çevrecileri de.
Bir de bu ikili yüzsüz, yüzsüz çevrecileri hayalcilikle suçladılar.
Kendi çarpık mantıklarına göre haklılar tabii. Çünkü, giderek artan bir hızla çevre felaketine yaklaşan Dünyamız bu şekilde düşünen maddeci ve çıkarcı insanlar yüzünden bu duruma düştü.
Gözlerini maddi zenginlik ve boş hırslar bürümüş bu azgın çoğunluk doğmamış bebeklerin bile kanına giriyorlar.
Bugün Danimarka'nın enerji ihtiyacının %30 unu karşıladığı rüzgar enerjisini, koskoca bir sistemin enerji kaynağı olan Güneşin enerjisini budalaca küçümsüyorlar.
Tüm bu olanlara rağmen Prensesin çelik gibi sinirleri varmış doğrusu. Kendine çok güzel hakim oldu.
Kendimi onun yerine koydum da, ben sinirlerime bu kadar hakim olamazdım. En azından o keçi derisi kaplı kitapları kafalarına fırlatırdım.
Belki geçirecekleri beyin sarsıntısı sonucu doğru düşünmeye başlarlardı.
Sen onları hiç takma Prenses doğru bildiğini ekrandan milyonlara iletmeye devam et. Lütfen!
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar da, onuncu bir köy her zaman olacaktır.