Saklambaç

Sen mi erken geldin dünyaya ben mi geç kaldım sana? İçimdeki yorgun çocuğa sesleniyorum dur diyor bana.

Doğup büyüdüğün topraklarda el ele gezmek seninle...

Tarla kuşlarını kovmak vardı memleketinin köyünde. Yol kenarındaki çeşmede durup, ellerinden kana kana su içmek. Gözlerinden aşk şarabını... Çayın deminde, demlenseydik ya yarınlara. Kahvenin köpüğünde, kabaran duygularım kırk yıl hatırında kalsa.
Başımı göğsüne yaslayıp dinlenmek vardı tozlu yollarda. Çırpınan yüreğime soluk vermek. Gece yıldızların altında sevişmek. Yiticeksem bu sevda da nefesinde tükenmek.

Bir defa ?yâr? desen ölürüm yolunda. Kim, ne karışır bana. Gönlüm aşkının ateşine düşmüş, sönmez asla.

Kaçma daha fazla, saklama kendini benden bu kadar. Saklambaç oyunu çoktan bitti.
Hadi çık ortaya.

Önüm, arkam, sağım, solum SEN!