Şakşakçılar - 2
Sağ Gösterip Sol Vuruyorlar
İktisadi ve siyasi açıdan emperyalist odakların etkisi altındayız.
Sanayi ya da fabrika üretimlerimiz ulusal kontrol ve denetimden mahrum olup ülkemiz-yurttaşımız yararına değil de güçlü emperyallerin çıkarlarına yönelik oluşturuluyor-yönlendiriliyor.
Buna geri bırakılmak, bir nevi sömürülmek de denebilir.
Özelleştirme iyi de, özelleştikçe ulusal kimlik ve çıkarlardan uzaklaşan bir ekonomi canavarını semirtiyoruz.
Çalışanlarımızı ne idüğü belirsiz patronlara peşkeş çekiyoruz.
Devletimizin etkin planlama-kontrol-yönlendirme yetenek ve isteğinden uzak özel sektör yüzünden, ekonomimizi vicdansızın vicdanına teslim etmiş oluyoruz.
Devlet elinde kalsın, kamu sektörü güçlü olsun, ekonomimiz patronlara ve yabancılara peşkeş çekilmesin desek; bu sefer devlet kuruluşlarını politikacının ahlaksızına peşkeş çekmiş oluyoruz.
Siyasete ahlak hakim olmadığı sürece ne yapsan nafile. İki ucu moklu değnek.
Büyük bir devlet bankası, 'işler kesat' diye binlerce çalışanı işten çıkarıyor, ertesi yıl binlerce insanı yeniden işe alıyor. Bunun anlamı;' istemediklerini atıyor, konuyu unutturuyor, işten atılanların yerine yandaşlarını yerleştiriyor', değil midir.
Kotalar yüzünden tarım felç oluyor, sosyal sektörlerde destek yerine köstek artıyor.Köylü ağlayan anasını alıp gidiyor. Kentli eti-sütü, tahılı-bakliyatı, zerzevatı iki-üç misli pahalı alıyor. Üstelik sağlıksız ve hormonlu.
Yurttaş oyunu ya kuru gürültüye kaptırıyor, ya da satıyor.
Ekmekle beslenen nesilleri düşünmeye, beyin yormaya, doğruyu bulmaya ve savunmaya zorlamak bulanık suda balık avlamaya benzer. Yani olacak iş değildir.
İnsanların beden ve beyin gelişimlerine yatırım yapılmalıdır.
Önce birey yani insan bedeni ve kişiliği kalkınmalıdır. Toplumların, devletlerin ana varlığı insandır. Önce para, fabrika, din, ideoloji falan filan değil de önce insan düşünülmelidir. İnsanın gelişimi ana hedef olmalıdır.
Sol denilen şey işte tam da budur. Sol yani toplumcu, yani hümanist, yani insancıl, yanı sosyal düşünce.
Sol yani toplumcu düşünce; İNSANI PARAYA TERCİH EDER. PARAYA DEĞİL İNSANA DEĞER VERİR.
Biz ekmekle beslenenlere; ya Amerikalılar, ya Araplar, ya Fransızlar, ya da Ruslar her devirde kendi terimlerini ardından kazıklarını sokmuşlardır. Batı doğuyu öcü göstermeye çalışmış, doğu batıyı öcü göstermeye çalışmıştır.
Biz ekmekçiler de ortada sandık olmuşuzdur.
Solu savunan birileri vardır, solun ne olduğunu bilmez. Sola saldıran birileri vardır, solun ne olduğunu bilmez.
İşin komik yani, kendisinin de neyin nesi olduğunu bilmez bu ekmekoburlar.
Yüzlerce farklı köken, ırk ve soy'un harmanlanmasını tanımlayan TÜRK İNSANI sosyolojik olarak incelense görülecektir ki; paraya tapan, acımasız, emperyalist veya faşist yapılanmalara uygun karakterde değildir.
Türk insanı hümanisttir, insancıdır, barışçı ve kaynaşmacıdır. Türk insanı toplumcudur.
Özetle Türk insanının karakteri sol ile bire bir uyuşmaktadır.
Uygulamadaki zıtlık ilginçtir. bir şeylerin yanlış gittiği bellidir. Sebebi de bellidir. Sosyal bir sapkınlık veya hastalık değil de ciddi bir yenilgiden kaynaklanır. Gücümüzü toparlayıp yeni bir savaşımla kaybettiklerimizi kazanmak, özümüzü ortaya çıkarmak zorundayız. Bizim acılarımızı savdıracak olan budur.
Yıllardır hem sağ partiler iktidarda oluyor, hem de ülkenin başına gelen her olumsuzlukta solcuları suçluyorlar. Deprem olsa sol suçlanıyor, kar yağsa, çığ düşse, kafalarına hıyar yağsa sol suçlanıyor, sokakta tinerciler birini bıçaklasa, evleri sel bassa, fırtına kopsa, çatılar uçsa solcular ülkeyi bu hale getirdi deniliyor. Kazara karınlarına ağrı girse ?'acaba bizi solcular mı zehirledi'' diyecekler.
Karabasan gibi üzerimize yalanlar, iftiralar çöreklendi.
Mart kedileri hem üste çıkıp beceriyor, cırtlak cırtlak miyavlıyorlar hem de.
Müsadenizle