Şans
Şans lazım!.. Hem de çokça..
Tutkular ve kibir gözümüzü kararttığında; gördüğümüzü göremez, bildiğimizi de bilemez oluruz!..
"İsmi "varlık"la anılan, adına ilk metal para bastırılan ünlü Lidya kralı Kroisos (Nam-Diğer Karun) meşhur tarihçi Herodot'un anlattığına göre Kroisos, o dönemin en büyük gücü olan Pers İmparatorluğuna gözünü dikmiş, topraklarını ele geçirerek egemenliği altına almak istemiş. Bir yanda kralın sınırsız tutkuları, öte yanda düşmanın gücü! Kendine ne denli güveniyor olsa da, destek sağlamak ve geleceğini bilmek adına, Delfi Tapınağının kâhinine çok değerli hediyelerle birlikte delegeler göndermiş. Yanıtını bekledikleri soru şuymuş:
-Kroisos, şayet Perslere savaş açarsa sonuç ne olur?
Kâhin Pythia şöyle demiş:
-Görkemli bir imparatorluğu yok eder!
Delegelerinin aktardıkları bu yanıt üzerine Kroisos, Tanrıların onunla birlikte olduğunu, bu savaşa girişebileceğini ve büyük bir başarı kazanabileceğini düşünmüş. En kısa zamanda askerlerini toplamış ve Pers ülkesini ele geçirmek üzere yola çıkmış. İki ordu karşılaştığında Kroisos, hiç beklemediği bir yenilgiye uğramış, Lidya'nın yıkımına neden olmuş. Kral, yenilmenin verdiği onursuzluk bir yana, büyük bir düş kırıklığına uğramış. Kâhine değerli hediyeler sunmasına, ondan olumlu bir yanıt almasına karşın, kendisini yanılttıkları için kızgınmış. Bir süre sonra Delfi'ye yeniden bir delege göndermiş ve ona neden bunu yaptıklarını öğrenmek istemiş. Kâhin, geleceği doğru bildiğini yinelemiş: Delegelere, görkemli bir imparatorluğun yok olacağını söylemiş mi? Evet! Bunun hangisi olduğunu sormadıkları gibi, Kroisos ile birlikte bu sözleri kendi işlerine geldikleri doğrultuda yorumlamışlar".(Avram Ventura'dan alıntıdır)
Düş kırıklıkları, kalp kırıklıkları ve başarısızlıklar ince bir süzgeçten geçerken matematik ve fizik birbirlerine bakıp kıs kıs gülümserlermiş!..
Bu Lidya'lı Kroisos yani ünlü Karun'un hikayesi..
Ya Muhteşem Süleyman'ın hikayesine ne demeli?..
Muhteşem Süleyman'ın (Osmanlı Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman) Zigetvar Kalesi kuşatması sırasında hasta döşeğinde söylediği o meşhur şiirsel söz;
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihân kavgasidir.
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi."
Her ikisi de kendi dönemlerinde olaylara farklı farklı bakmışlar, yorumlamışlar!..
Şimdi, düşünmeden edemiyorum!..
İrlanda Belfast'da Harland and Wolff Tersanesi'nde yapılan, "batmaz" denilen 15 Nisan 1912'de daha ilk seferinde Kuzey Atlantik'in soğuk sularına gömülerek 1514 kişinin ölümü ile sonuçlanan ünlü Titanic gemisinde bulunan tüm yolcular büyük bir ihtimalle sağlıklı ve mutluydular!..
Demek ki sağlıklı ve mutlu olmak da bazen yetmiyormuş!..
"Şans" denilen büyük mucize ince bir süzgeçten geçerken sanırım matematik ve fizik birbirlerine şaşkın şaşkın bakıyor olmasınlar?..
Bu iki öykünün mutlaka bir tarafındayız hayatımız boyunca!..
Şimdilik!..
Amel Defteri/
"Seçki Kurulu" na teşekkür ediyorum..Sağ olun, var olun..:-)
Güzel bir anlatım verilen örnekleme hikayelerde gayet güzel ve ibretlik denebilecek cinsten. İnsanlar hatalarından ders de çıkarmasını bilmeli şans var mıdır, yok mudur hep tartışıla gelmiştir, siz ona şans dersinizde kimiside alın yazısı kader der, bazısı da her insan şansını kendi yaratır der. Yüce yaratıcı da bir ayetinde şöyle seslenir biz insanoğluna ''Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.'' İSRA-13 Bırakalım isteyen istediği gibi inansın. Güzel bir yazı ki gün sonunda da ödülünü almış tebrikler içtenlikle...👍
Ahmet bey, teşekkürler...-)