Savaş
Kalbim rastlantısal gökyüzünün yeryüzünde bana cennet saçan şımarıklığı ve beni hiç dinlemiyor. Gece oldu diyorum; senin vaktin bu diyorum, sen gecede yaşayansın gündüz seni ne yapsın?
Bir yerlerde kalbin atımı kara sevda cennetiyse dipnot geçiyor şımarıkça, “ama seviyorum özde bende saklı, bana girdap olanı...” Kavga ediyoruz. Damarsal bir faciada kısa kesmeden közleri, yangın serserisi alev alıyor önce. Talih, hep bana düşman bir sanatçı kalemimin ucunda beni öldüren...
Hiç konuşmadan ve duymadan saadeti onun ömründe; sevdiği kadarıyla yetiniyor kalp. Bana cinnet, ona cennet her yer...
“Sevme” diyorum; her kış, yazdan bir ayrılış bak senin acılı mevsimin geldi, sevme diyorum. Saçımı çekiyor, irademi çöpe atıyor ve kalbim yokluklarda beni kovalayan bir tanrı... Tanrı, sen büyüksün aşktan. Ne bu gözyaşı?
Susuyorum. İnsan, susarak da yaşar aşkı. Kendince, öylece, kimsesizce... Beni iknaya uğraşan yaramaz kalbimin bir yerini kesiyorum, kan akıyor kendime dair nefretimden. Akıl ile kalp birbirine düşman, arada kaynayan benlik dolu telaşım...
Kendimi kaybediyorum. Neredeyim, kimdeyim, hangi mutluluğun gölgesinde kanadı kırılan bir kuş oldum, görünmüyor muyum sahiden? “buradayım” diyemeyecek kadar gurur duvarlıyım.
Evet, biliyorum; beni benden almak için çabalayan bir kalbe sahibim. Anlaşmıştık, atmayacaktın hakkın olmayan yerlerde benden izinsiz. Karavana aşk; yollarda katliamı vuku bulan saray soytarısı bir düş var.
Binme o gemiye, dönme geriye. Yanacaksın hem de kendi başına, üzüleceksin hiç kimse duymadan.
Koşuyor; imdadı kendinden gayrı... ezip büzüyor benliğimin hakkını.
Görünmüyorum, duyulmuyorum, özlenmiyorum, sevilmiyorum ama bak buradayım. Çiçeklerin solduğu bu bahçede dalından düşen yaprak kadar asil ölmek sanrısıyım. Seviyorum. Kendim olmak hakkım benden kayıpken; zaten her sevmek bir kayboluş değil midir?
Neredesin kalbim? Ah, duymadı gitti bile.
Üzüleceksin hep olduğu gibi; hep kanayacaksın, deli olmalısın.
Seni taşıyamam bu yükle çalınamam sazlarda; tüketirken ve tukenirken beni seveni mutlu edemem, kaldığım yerden gidememişken. Dur, duy.
Koştu gitti yaramaz kalbim. Peki, acı ve kana madem...
Varlığına kurşun döktürmeyen bir sevdanın nazarında hepten yok olacaksın, acıyorum kalbim sana; sevmek için sever mi insan?
Görünmezken duyulmazken hiç olmazken hep aynı acıda yaşamaya razıyım der mi insan... Adımın baş harfinden ayırıyorum bu zalim kaderi; yenilmişliğim çok, sevmişliğim çok, yok olmuşluğum çok, bulanık görünüyorum ve kapkara. Doğru ya, geceyim ben.
Tende sabah olmadan güneşe elveda diyenim ben...