Savaşın Kutsal Liberalleri

Memleketime çok yakın topraklar da.Neo liberallerin peşi sıra dolaşırken. Vahası olmayan kurak çöllerde,öğreniyordum vahşi gece seslerini. Kum fırtınalı otel odalarını,o zaman soğuk ölüm ateşi sarıyordu.
İlk Gılgamış destanında başlamıştı yok oluşlar.Ninovanın kutsal mezarlarından çıkarılan tabletler,Dicle boyunca antik değerler,özgürlük sembolü çöl aslanlarıyla çalınıyordu.Müzelerden sermayenin başkentine aşırılan,sadece petrolün siyah rengi değildi.
Kutsal tapınaklardaki ruhani liderlere,mistik ilahiler eşliğinde söylenen,
savaşın neocon federal nimetleriydi.Kulakları duymazdı Kerbela ağıtlarını,
gözleri görmezdi parçalanan Felluce çocuklarını. Süngüleri takılı mabetlerde görüntü veriyordu potinler.
Tanrı puşhtun öfkesine başkaldırıydı.Sümer den Bağdat a destanın yeni adı,gözlerdeki kimliksiz esrik patlamalardı.Özgürlüğün her çarpan çığlığında,
bedenim gizlice yorganın altına girer,düşlerim sokakta kardeşçe nöbette dolaşırdı.Tanrısı aynı dinlerin ilahi adaleti,paylaşıma akan kapitalin gücünde dağıtılırken,dualar günahın kanla yıkanmasına yetmiyordu.Artık ne militarist demokrasi krizleri,ne de deniz feneri sadakası kurtaramazdı,renklerin en akı kirlenen liberal beyazı
Mitolojide güçlülerin putları dağıtıyordu.Günümüz de tek tanrının farklı kullarına,cemaatler sunuyordu cennetin tapularını.Karanlığa ördükleri örümcek ağlarıyla,aksakallı gözleri nursuz ermişler,yabancı gizli servisle işbirliğine giriyordu.
Tarihin izdüşümü Mezopotamya da;hangi devlet kurulursa kurulsun
aynıydı kavga güneşin çocuklarında...

08 Nisan 2009 1-2 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar