Sefil Efil ve Fil
yuvasında şakıyan serçe, avlusunda dans eden kaplumbağa hafifliğiyle rüyalara koşma vaktiydi. ama ben adımlarımı aşıran sokakların griliğinde yağmur yüklü bulutlar görmüştüm.bu bulutları kim çizdi diye de çok merak etmiştim. şimdi düşünüyorum da taşımak isteyince hafif görünen ne de ağır geliyormuş insana sevgilim.
yüreğini avuçlarında tut çünkü birazdan bu bulutlardan kedi , köpek yağacak . kaçmak yerine sen kucak açacaksın.
...
biz işi boyundan büyük olanaşapkası bol' deriz.sen bana bakma şu kafamdaki, kelliğimi gizlemekten başka bir işe yaramaz. sahi , denize çok uzak mı buralar?
şöyle gitmeden bir sahil havası alsaydık. gurbetin tadı , denizden esen meltemin tuzluluğundadır derdi şair.neyse tuzlu fıstık var mı ?
...
keşke paramız olsaydı diyorum keşke , yarın gider mahallede oyun oynayan çocuklara şeker,çikolata alırdık. kaşlarını çattın ,niyeymiş? açlığımı en iyi ,senin gülüşün yatıştırıyor.midemden gelen sesleri mi diyorsun?ha onlar yokluk orkestrası. bak dinlesene biraz Vivaldi'yi ne de çok andırıyor.
ama seni düşünmeden edemem affet .şiirin yanında ne istersin?
...
biraz daha susarsak sevgilim, biraz daha, az biraz daha susarsak trenlerin raylara söylediği türküyü dinleyeceğiz beraber. ama biliyorsun değil mi bu türküyü ? eşlik etmezsen darılırım.
...
düşünüyorum da acaba bize göre fil hangi uzvunun yansıması olabilir? çok şaşkın bakıyorsun bu hikayeyi bilmiyor musun yoksa? Hani şu kralın halkı için getirttiği kocaman fil hikayesini. daha doğrusu daha önce hiç fil görmeyen halkının hikayesini .gerçekten mi?anlattığımı zannediyordum. gözüm , kulağım dinle o zaman:
vaktiyle bir kral halkı için uzak diyarlardan devasa büyüklükte bir fil getirtmiş.
bunu duyan halk gruplar halinde fili görmek için filin bulunduğu çadıra gelmişler ama fil öyle karanlık bir yerdeymiş ki kimse onu göremiyormuş.içlerinden biri elindeki meşaleyi çadıra tutmuş ancak ateşin şiddeti sadece filin bir ayağını aydınlatmış ve demiş ki :yüce kralımızın getirttiği fil kocaman bir ayağa benziyor.' ertesi gün başka biri aynı şekilde filin sadece kulağını görmüş ve demiş ki : yüce kralımızın getirttiği fil kocaman bir kulağa benziyor.' diğer gün kocaman bir kuyruğa ,sonra da kocaman bir hortuma benzetmişler fili..'
yani sevgilim.fili görmek için gelen o kadar insan doğru düzgün filin gerçek halini göremeden çekip gitmişler o diyardan . birbirlerini bekleyip aynı anda birden fazla meşaleyi yaksaydılar o zaman görürlerdi filin neye benzediğini.yazık oluyor sevgilim.bu insanlara bize gerçekten yazık oluyor.
biraz önce gülüyordun , ne de güzel ağlıyorsun şimdi..!
...
şu an balkona çıkıp kucağında rüzgara şiirler fısıldamak istedim.
haydi mi?
hayır hayır,artık çok geç sayılır.
rüzgar dediğin şiirli bir akşamın davetsiz kafiyesi evet ama benim için artık rüzgar susuzluktan çatlayan dudaklarımın boşluklarını dolduran havadan başka bir şey değil sevgilim.
beni unutma derim ,çünkü gözlerim birazdan kapanac...
Yazım diliniz ne kadar yalın bir o kadar da akıcı Mustafa Bey
Çok çok beğendim içtenlikle kutluyorum👑
Şu zamanda ne kadar yalın olabilirsek o kadar iyi olur diye düşündüm Şermin Hanım. Yorumlarınız güç veriyor , çok teşekkür ediyorum tekrar tekrar...