Şefkat Eli

Şefkat Eli

               Genç esnaf adamı ben mi konuşturuyordum yoksa bu esnaf milleti mi derdini dökmeye aç : "..abi 10 çocuklu bir ailenin çocuğuyum , buralara beni getiren aha şu ekmek teknemdir , babam çok sert biriydi soğuk kış günlerinde bile bizi dövüp dışarı bırakırdı üzerimizde ne varsa çıkartır sokağın içinde hortumla döverdi , konu komşu alırdı elinden  daha ilköğretim çağındayız , oysa babamın bizi sevip okşaması öpüp koklamasını çok isterdim abi , başımı saçlarımı sırtımı okşayan sıvazlayan bir el , o kadar özlemim derin bir şefkate sevgiye ihtiyacım vardı ki  ,o yaşlarda en çok duyulan ihtiyaçtı abi bilirsiniz , neyse hamd olsun bugünlere , öyle zor günlerden geldim ki abi biz günde 25 ekmek yerdik , bulgur makarna çorbadan ibaretti yemeklerimiz , 6. sınıfta doğru dürüst kıyafetim ayakkabım yoktu , öğretmenlerimde bilmezden mi gelirdi yoksa umursamaz mıydı biz ekmek parası bulamazken öğretmen 10 lira kömür parası ister dururdu.." bu sözleri akşam alaca karanlıkta hem dinlenmek hem çeyrek ekmekte olsa kokoreç yemek için nefeslendiğim yerde dinliyordum, müşteri kuyruğu olmayan birini seçmiştim , mütevazi bir kokoreççi olduğunu gözlemlediğim bu kokoreççi'ye de siparişi vermiştim , sahilde renk renk dükkanlar , her biri cas canlı tezgahlar , müşterisine beğendirmek için en hit parçalardan şarkılar , tezgahına çağıran işportacılar , kimi serginin en can alıcı ürünlerini göstermek için şaklabanlıklar yapıyor , kimi maharet ve marifetini konuşturuyor,  her bir taraftan nefis kokuların geldiği insan ve tezgah ve dükkan görsellerinin rengarenk bir canlılık kattığı  yerde ben de bir kokoreççi'nin mekanınında seyre koyuldum, tabelasının adı ' cız-bız kokoreç ', kuzu kokoreç Ahmet ustanın yeri , genç bir çocuk aslında Ahmet 23 yaşını yeni yeni bitiriyormuş , anlattıkları ve yaşadığı onca acı elem kederli gün ve gecelerin ardından, seyyar başlayan kokoreç teknesi ile kısa zamanda bu alanda ustalığı dürüstlüğü temizliği ile tanınmış ,  kanaatkar esnaflığı ile kendini sevdirmiş  biriydi , böyle olmalı ki böyle bir tatil yöresinde (Akçay) güzel bir yerde yer bulmuş, geleni gideni servis bekleyeni hayli fazla , devam ediyor konuşmaya : "..abi diyor zabıtanın olmadığı yerde pusuya yatardım ilk zamanlar , korkularla kaçak köçek açık gizli düşe kalka bugünlere geldim , ama beni tanıyanlar arar bulurdu bulunduğum yere gelirlerdi , ne günlerdi abi , şimdi cadde üzerinde bir dükkan açma durumuna geldim , geceleri sahilde , gün içi cadde üzerindeyim ....." genç adam anlattıkça samimiyeti ve sözlerinin doğruluğu kendini gösteriyordu  , mesleğini severek yapıyor sevgisini ve inancını işine vermiş dürüstlüğü ve cömertliği her halinden belli , sadece bana değil gelen müşterilere sardığı ekmeğe içine  koyduğu kokoreçe bakardım eli cimri değildi , çeyrek ekmeğime ne zaman gitsem taşırırcasına doldurur söylemeden çayımı hazır etmiş olurdu pratik ve seri çalışkandı beden dili , bilmiyorum bu bir esnaflık kurnazlığı mı yoksa karşılıklı kurduğumuz iyi niyet iletişimin bereketi miydi memnundum durumdan, kalkmaya hazırlanırken '' bunca kokoreççinin içinde seninle karşılaşmamız boşuna değilmiş  Ahmet , usta sensin seni bilirim ben , anlattıklarınla yaptıkların aynı gördüm , ellerine sağlık sağ ol ..'' diyerek vedalaşıyordum her seferinde , Urfalı olan genç Ahmet kendisini bu günlere taşıyan ekmek teknesine özen gösteriyor , onu bana anlatıyordu ".. abi her akşam saatlerce bakımını yaparım , uykumdan feragat ederim tüm yorgunluğuma rağmen onunla meşgul olmaktan vazgeçmem.." sözlerini aklımdan çıkaramıyorum, ekmek teknesine verilen değer ve saygının itirafıydı çünkü , .denize o kadar yakın bu noktada esnaf tezgahların yan yana dizili oluşu tam bir şenlik panayır görselliği ,tam bir tatlı huzur köşesiydi , insanların kendilerine mahsus ses söz giyim kuşam ifade tarzları her şey hepsi o kadar sürükleyiciydi ki  buradan hiç kalkmak gelmedi içimden , önden nefis bir çay ile başlayan sohbetimiz karşılıklı olarak inandırıcı ve samimi devam ediyor olması , ara sıra esen rüzgarın serinletici okşayıcı teması doyumsuz yapıyordu , insan kaynıyor bu tatil yeri , bu kalabalık içinde kendimi bir nokta gibi hissederken Ahmet usta'nın müşterilerine hitabı dialogu ardı arkası kesilmeyen siparişler karşısında ustalıklı pratik yetiştiriciliği seyre değerdi doğrusu , beni ancak akşam ezanları kendime getirebilirdi cemaate yetişmek için adımlarımı hızlandırıRken Urfalı 10 çocuklu ailenin bir ferdi olan Ahmet'in gerçek hayatın gerçek kahramanı olarak tanımaktan huzur duymuştum, sosyal medyanın sanal , hayali anlatımlarını çöpe atıyordu bu gerçekçilik ve sözleri arasındaki "..abi keşke ne olaydı babam şefkatle sevgiyle saçımı okşasaydı bir gün , bir kere olsun bunu yaşamış olsaydım ya..! " ah Ahmet usta , şükret haline ve sen şükredenlerdensin , bak saçlarını en güzel okşayan el , en hayırlı okşayan el senin için Allah'ın eli olmuş , önünde bereketle büyüyen bir işin ve daha işlerin olacak inşaallah , sabret , inan ve kazan ,Allah'a emanet ol  .


24 ağustos 2022

30 Ağustos 2022 4-5 dakika 164 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar