şeftali ağacı
güneş pencereden içeri süzülmeye başlamıştı.eylül mevsimi kendini yavaş yavaş hissettiriyodu etraf daha sessizdi, eve çekilmiş insanların desteğiyle.plajlar kimsesizdi artık üzerlerine sıcaktan terlemiş insanların terleri damlamadan öylece dalgaları karşılıyolardı yorgun kirlenmiş bir yazdan sonra .gök bereketi getireceğinin sinyallerini çoktan vermişti güneşi engellemek bunun için yapması gereken bir şeydi .
alp'te sessizdi mevsime uyarcasına , içinde kopan fırtınalar kışı beklememişti. çok sevdiği ağacının yanına gidiyordu son birkaç tane şeftalı kalmıştı dallarında . bahçelerinde ağacının yanında vakit geçirmeyi seviyordu ve bir çok güzel şeyi bu ağacın yanında yaşamıştı, ilk ve en çok sevdiği romanını burada okumuş , ona ilk bisikletinin alındığını burada öğrenmişti ve ilk defa bir kızın gözlerinde burada kaybolmuştu .
şimdilerde dertleşiyordu ağaçla ona yaslanıp uyuyor biraz olsun rahatlıyordu ama bu uykusunda gördüğü rüya biraz garipti kocaman bir tarlada yüzlerce şeftali ağacının arasında kendi ağacını bulmaya çaılışıyordu dolaştı dolaştı ve en sonunda buldu onu şeftalilerinin kokusundan tanımıştı onlar bir başka kokarlardı . biraz terleyerek uyandı rüyasından sonra son birkaç kalan şeftaliden bir tanesini kokladı ve gülümsedi . yeni romanını okumak aklına geldi kitabın konusu güneydoğu anadoluda askerlik yapan bir kişinin anılarıydı . içinde kopan fırtınaları yaşanmış fırtınalarla bastırmaya çalışıyordu , kitabı okurken yazarın silah arkadaşının mayına bastığında kendi hislerini anlattığı bölümde dayanamayıp birkaç hıçkırıkla gözünden yaşların akmasını engellemedi .
gün akşama hazırlık yaparken vaktin burada nasıl geçtiğini anlamadan kitabın sayfasını ayarlıyarak kapattı . hava serinlemişti şimdi eve gitme vaktiydi . sigarasını yakıp üzerinde şeftali ağacının kokusuyla akşama karışıp gözden kaybolup gitti.