Sen, ateşte uyuyorsun

You are
Sleeping in the fire
Sen, ateşte uyuyorsun

I.

Tulumu surla karıştıran ahmak!

Duymadığını bilenleri yalancılıkla suçladılar. Böyle yavaş hareket ettiğin için, uyuşuk diyecekler sana... Beyninde alaşağı edilmiş bir dünya taşıdığını nereden görebilirler? Ve şırıngaları teninin... İsli çilek kokusu... Göbek deliğinde, pas... Gümüşi sargı bezine, taze yanık lekesi. Ayakların nerede! Uzatmalısın...

İhanet muharebesinde, magmadan dikilmiş kalkanın gözlerine düşünce; seyretmeyi bırak kendini...

Acele et...

Bir kez olsun acele et ve yağmur yağmadan bitir sigaranı da kelimelerini de...
Közü bilirsin; iki büklüm kalır suyun karşısında.... Faşisttir bazen de ateş! Bir damlaya, yığınla yetişir ancak.

Başımı kaldırdım, baktım...
Uzun, uzun... Alabildiğine kör.

Her yerde anne, her yerde baba ve çocukları... Göğüslerinin pankartlarına hesap numaralarını yazan kardeşler.

(Viagranın da ters etki yapanı çıktı!
Her yaş grubu ve cinsiyete temin edilir!)

Makyajsız yüzler... Peçeli sevişmeler ve dal doğuran yaprakların beleş vitaminleri...

Ateşin çelengi saçlarımı yakmadığından beri,.


II.

Sokağa çıktım...

El işlemesi taşlara tırnaklarım takıldı, çıplak ayakla taşı delsem, suyunu çıkaramayacağımı anladım...
Bir fısıltıya, çıplak ve yalpalayarak... Bir adım, bir olmadı hiçbir zaman...
Ve...

Taste the love, The lucifer's magic that makes you numb
?Sevgiyi tat, uyuşturman için seni yapan luciferin büyüsü?
The passion and all the pain are one
?Tutku ve bütün acı, birdir?
You're sleeping in the fire
?Sen, ateşte uyuyorsun?

Gözlerimi bir kuyuya bağışlıyorlar! Nasıl da kuru... Taş. Kulaklarım aşınıyor... Derimin sesini kısın, kimyamda bir aksilik var...
Tanrı ayaklarımı dikmeyi unutmuş, bu iz. Çık içimden şeytan! Uyuyorum...
Gitar telleriyle elmacık kemiklerimi doğrasınlar ki doğru söylüyorum. Ateşi ben kaçırmadım, tenimdeki akbaba izleri nereden geldi bilmiyorum.
Kuzgunlar ağzımda bir zamansızlık imi... Kokain, aklanmak için sürdüğüm daha çok...

Genzim benim, arı kokan nefesim, tomurcuk gırtlağım... Kafam neden ters?

Ay... Aya bastım, silgiler kıçıma battı... Ayaklarımı dik tanrı!

Uyuyorum...
Dünden çıkamıyorum...

Sana... Meryemin saçlarını göndereceğim, Todd'un satranç sokağından... Sokratesle birlikte görmüşler en son onu! Anlatacak neler olduğunu...

Boka bastın şah, mat rüyâmdan çık...

III.

Bu parkta 20 dereceden fazla açıyla sallanmayın, boynunuza girebilir zaman tepsisi!
Ve ufak çapta bir seyahate çıkabilirsiniz. Bu yüzden, kemersizliğin tadını çıkartın.

Yalan söylüyorlar!

Hayaletler nesnelerin içinden geçebilir ve uyku, görünmezliğin en kaçınılmaz halidir! Onlar da bazen...
Bozuk bir zerdali tadı, tiksindiren gül kokusu, karanfilin iticiliği, gübrenin mütemadiyen pencereme yapışmış harfleri...
Buğunun cama tutunmaya çalışıp, süzüldüğü zamanlardan bir çember -ki gözyaşı gibi durmalı... Yüzümü dayadığımda.

Sana emniyeti sağlanmamış bir bahçe hediye edeceğim. Tambura dayalı bedeninin sol yanında, papatyalar dans edecek ve yeşile dönecek özünden.

Sana iki çekilmez rengin en güzel çocuğunu sunacağım ve vaftiz edilecek gözlerinde...


Tanrım!

Bir gün,
bir film izledim ve bittiğinde ağladım.

Kulağımın tekini kapıya, tekini karnıma dayadığımı hatırlıyorum. Hiç sorma! Hiç sorma nasıl yaptığımı
bir düşün içine atladım, turuncu... Renklerin birbirine nasıl geçtiğini gördükçe, tutku; acıya dönüştü!


( I gaze as the flame and fire burn

Ben, alev olarak sabitçe bakarım, ve ateş, yakar )

Neyim öyleyse?

21 Ağustos 2009 3-4 dakika 5 denemesi var.
Yorumlar