Senli Çokluklarımın Suskunluğusun Derinlerde
Bilsen ne kadar senli çokluklar yaratmışım, sensiz geçen zamanlarda. Hüzün doldurmuşum avuç dolusu yüreğimin avlusuna. Sen deniz olmuşsun içimde dalgalanan, gökyüzü olmuşsun nefes gibi içime dolan, sonra dağ olmuşsun anka kuşunu çağıran. Bense dalgalarında yüzen, nefesinde yitip giden ve dağının zirvesinden korkmadan kanatlanabilen anka olmuşum. Sensizliğin boşluğunda. Kanatlarımı çırparken makamlar dile gelmiş. Derken senli çokluklar büyütmüşüm şarkılı gecelerde.
Şimdilerde suskunluğunu büyütüyorum derinlerde. Senli çokluklarımın yaşanmışlığı ne isyanlar çıkardı içimde, ne alevlerle boğuştu iç yangınlarım... Sensizliğimin alevlerle boğuştuğu iç yangınlarımı söndürmek için bazen bir klarnet yetişir oldu imdadıma, itfaiyeci edasıyla. Bazen bir ney nefes aldırdı senli /sensiz suskunluklara.
Bilirsin duygudur bizi değerli kılan yaşadığımız dünyada. Derine inebilmektir denizin üstüne yağan yağmur çığlığında. İşte o her derine inebilme yetisi suskun esleridir sana yazdığım bestenin nakaratında.
Bu gece de senli çokluklarımın suskunluğusun derinlerde söyleştiğim. Önce havadan sudan laflar geziniyor ortalık yerde. Duyduğum şiddetli bir gök gürültüsüyle ürperiyor susuma sus gidişin. Duygularımın orkestrası kuruluyor içimde, gidişine yazdığım soneler çalınıyor. Şef Hüzün yönetiminde. Öylesine derin, öylesine kederli, öylesine can yakan, tarifi imkansız ...
Karamsar bulutlar ortaya çıktığı anda hüzün elindeki bagetlerle klarnete dönüyor ve umuda uzanan taksim başlıyor. Derinin en ücra köşesinde. Güneş açıyor notalarda, kelebekler özgürce uçuşuyor, ağaçlar çiçek açmış, bahar gelmiş dağlarına. Sevinç çığlıkları atıyor çocuksu düşler, nafile değil... Bir nebze de olsa suskunluğun dağılıyor derinlerde. Klarnetin finaliyle kendimize geliyoruz sen de ben de.
Sonrasında derin bir sessizliğe gömülüyor gece. Senli çokluklarımın suskunluğu olarak, yine ve yeniden derinlerde...
02.02.2011 /
özgür olan bir kelebek uçtu satırlarınızdan,hüznüme kondu.. kül renkli kanatlarını titreştirdi azlıklara.. kımıltısız derinlere çiseledi düş yağmuru.. sonra sessizliğinizle yürüdü gitti nakaratlarım..
çok güzeldi..müziği hala kulaklarımda çoklukların suskunluğunun..
kutluyorum,saygımla
"Karamsar bulutlar ortaya çıktığı anda hüzün elindeki bagetlerle klarnete dönüyor ve umuda uzanan taksim başlıyor."
hüzün ne de güzel evrimleşmiş bu söylemle...
oldukça hüzünlü bir okadarda
sevdiğinin hayaliyle mutlu
hasreti tek başına omuzlayacak kadar güçlü
ve kaderine boyun eğen
ama başı hep dik anlı açık
böyle yaşanası sevdalar her devirde olsa keşke
sonu hüzün olsada...
beğeniyle okudum denemenizi. teşekkürler...