Senşembe

Yine akşam oldu sevgilim ve sen yine Senşembe. Güneş doğduğu andan itibaren ve ben gözlerimi açtıktan sonra sen bugün yine Perşembelerin yerini alan Senşembesin. Salıyı salladıklarında ve Çarşambayı sel aldığında Perşembemden de almak istemişler demek ki seni; saf hâlinle öylece duru aşkımla Perşembelerimde yaşatamamaktan korkmuşum seni. Birkaç saat sonra yine gece olacak; yıldızlar pijamalarını giyip ay'ı çıplak seyredecekler. Yıldızların ay'a oynadığı oyun benim hayallerime de damgasını vuracak. Yine sen dokunacaksın gecenin teninden omzuma; yine bir tek seni göreceğim hayal lambam da. Söndüğünde lambam, karanlığın gidişine iştirak edeceksin yarın sabah mübarek cumam da bana ulaşıp sencuma olmak için... Şu altı dakika nasıl geçti bilmem; yine seni düşündürdü dakikalarımın yaramaz saliseleri. Aklını bir başkasına adamışsın, mübarek cumamın lütufkâr özleyişleri olsan da sen kalbini bensizliğe teslim etmişsin. Artık sevemiyorum, korktuğum başıma geldi işte! O sendin, bütün doğrularımı götüren en kıymetli yanlışım; yanmışım... Yıllardır şu takvim yaprakları hep hayaline koptu; bedeninde yıkanamadım sevaplarıma; gözlerindeki parıltının en masum günahı olamadım ama hep bekledim. Bir başkasını düşünmeden, bir başkasıyla olmadan, bir başkasını istemeden ben seni hep bekledim. Mucizeler gelir ya hani; öyle bir anda buse kondurur yanağına. Hissetmiştim o gün mucizem geldiğinde; onun sen olduğunu. Yanağıma kondurduğu masum busenin korkak kabullenişlerindeydim. Sarılamadım, sığınamadım, yapamadım. Haykıramadım seni deliler gibi sevdiğimi...







Hâlâ kalbimdesin. Hâlâ ne yaptığını bilmesem de adım başı attığım adımlarda şükür sebebimsin. Benim için hâlâ senpazartesi, sensalı, senşamba, senşembe, sencuma, sencumartesi ve senpazarsın. Benim için hâlâ bütün aylarımı değiştiren Senocak, Senşubat, Senmart, Senisan, Senmayıs, Senhaziran, Sentemmuz, Senağustos, Seneylül, Senekim, Senkasım ve Senaralık'sın. Hâlâ benim için bütün mevsimlerimi değiştiren Sensonbahar, senkış, senilkbahar, senyazsın... Sen hâlâ kalemimin tek sevdiği; alın yazımın kedinin ciğere baktığı gibi bakarak ulaşamadığısın. Uyandıracaksan beni hayata, sana uyandır. Sen hâlâ her gece yastığımın nemi, gözlerimin yalnızlık sulayan sevabısın. Senden başka yanlış istemem hayatımda. Doğrularım yakışmaz başka bir yanlışa. Yalnızlık teklifine 'hayatımın sonuna kadar evet' demiş gibiyim. Alyanslı hüznümü kaderime takmışım da sürükleniyorum sanki. İçimden sen kokan sonbaharlar tükeniyor; önümüz kış... Yine karlı gözlerime sen dolu çiçekler ekeceğim umutlarımla; belki bir gün geri gelirsin diye...







Unutmayı beceremedim. Hâlâ parıltı dolu gözlerinde kendimi görmek temennisiyle hayalini kovalıyorum. Sana ulaşamam, gözlerin dokunmaz gözlerime; her sabah tok kalabilmem için 'Seviyorum' öğünlerine doyamam, biliyorum. Bir umut işte... Hâlâ mucize kapıları açıksa hayatın, bir mucize işte... Kalbine en çok ben yakışırdım, inkâr etme. Kirli sakallarınla günümüze başlayıp, temiz yüzünle okşardım hayatımızı. Biz ‘bir' olabilseydik.







Yatağımda nevresimin kokusunu gideren kokun olabilseydi eğer. Bütün imkânsızlıkları tükürsem kader yine de mucizem olmaktan öteye geçiremez seni; sarılamam. Hikâyemizin gidişatı böyleydi. Sevebileceğimi, insan olduğumu, bir an için de olsa mutlulukla yaşayabileceğimi bana göstermek istedi hayat. Ötesi yoktu bizim için. Sevgilim; canım sevgilim, bugün senşembesin. Şerbet misali döktüğüm gençliğim ortalığı kirletse de yaşlılığıma kalacak olan da sensin. Sen şimdi 2015'sin; gün gelip devran dönünce ömrüm yettiğince yıllarımı feda, kalbimi yalnızlığa teslim ettiğimsin...

19 Kasım 2015 3-4 dakika 464 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Unutmak ne zordur o zamanında yüreğe oturtulan sevgili ne zordur çekip gittiği zaman onu akıldan ve hayattan çıkartmak çıkartmayı denemek. Güzel bir yazıydı güne yakışan kutlarım Dilara hanım...👍